ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya lideri Vladimir Putin’in Alaska’daki zirvesi, kuşkusuz son yılların en önemli diplomatik temaslarından biri oldu.
Trump, “Henüz bir anlaşma yok” dese de, hem görüşme süreci, hem de bundan sonra atılacak adımlar dünyanın gündeminde.
Alaska’nın en kalabalık şehrinin kuzey ucunda yer alan bir ABD askeri üssü olan Joint Base Elmendorf-Richardson’da gerçekleştirilen görüşme, öncesi ve sonrasıyla çok sayıda dikkat çekici detaya da ev sahipliği yaptı.
Her şeyden önce, görüşmenin Rusya İmparatorluğu’nun 1867 yılında 7.2 milyon dolara ABD’ye sattığı Alaksa’da gerçekleştirilmesi, görüşmenin sembolik önemini artırdı. Putin de, görüşmenin ardından yaptığı basın açıklamasında, Alaska’nın ABD ve Rusya için ortak öneme sahip olduğunu vurguladı.
Görüşmenin yapıldığı 15 Ağustos tarihinde, iki ülkenin medya kuruluşlarının tavrı da dikkat çekiciydi. Rus medyasında, görüşmelerin Putin ve Rusya için bir zafer olduğu yönündeki argümanlar henüz görüşme başlamamışken sunulmaya başlandı.
Rusya-Ukrayna savaşının başladığı 24 Şubat 2022 tarihinden bu yana büyük bir yaptırım ve diplomatik dışlanma sürecinde olan Rusya’nın, doğrudan ABD Başkanı ile ABD topraklarında bir araya gelmesi elbette büyük bir dönüm noktası.
Rus medyası, görüşme gününde ABD’nin Putin’i karşılayacağı alandan yaptığı yayınlarla, Washington’un Putin’i ‘büyük bir önem içerisinde’ karşıladığını ifade etti. Hatta, Kremlin’e yakınlığıyla bilinen basın kuruluşları veya tanınmış gazetecilerin neredeyse hepsi, Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy’in bu yılın Şubat ayında Washington’da Trump’tan ‘azar yediği’ anların görselleriyle, Putin’in karşılanma görüntülerini karşılaştırarak ‘zafer’ anlatısını pekiştirdi.
ABD medyası ise, beklendiği üzere gün boyunca Trump’ın ‘şartlarını’ sundu, Putin’in ateşkesi reddetmesi halinde Trump’ın yaptırım seçeneklerini aktardı, Rus lidere sunulacak ‘havuçların’ ne olduğu konusunda ‘isimsiz kaynaklardan’ aktarımlarda bulundu.
ABD medyasında, Trump’ın görüşmelere ilişkin tutumuna dair öne çıkan söylemi, ağırlıklı olarak ‘Trump’ın vakit kaybetmek istememesi’ oldu.
Görüşmenin sonuçlarına baktığımızdaysa, iki ülkenin önde gelen medya kuruluşları tarafından yapılan aktarımlarda, bunun bir ilk görüşme olduğu ve ‘hemen büyük bir anlaşma beklenmediği’ de ihtimaller arasında sıralansa da liderlerin soru dahi almadığı bir ortamda, görüşmenin sonuçlarını tam olarak kestiremediklerini söylemek mümkün.
Dolayısıyla, görüşmelere dair ‘ipuçlarının’ da tam olarak bilinmediği bir ortamda dünya, kulis bilgilerinden ziyade işin ‘magazin’ kısmının öne çıktığı bir zirve izledi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Alaska’ya üzerinde SSCB yazılı bir svetşörtle gelmesi, Putin ile Trump’ın uçaktan aynı anda inmeleri, Rus liderin önüne kırmızı halı serilirken o sırada üstlerinde uçan bombardıman uçakları, Putin’in doğrudan Trump’ın aracına binmesi ve ‘misafir’ olduğu halde basın toplantısında önce Rus liderin konuşması gibi detaylar çok fazla tartışıldı…
Savaştan itibaren Putin’in ilk kez ABD basınıyla karşı karşıya gelmesi ve Ukrayna’da ‘sivil ölümlerine’ dair kendisine sorulan sorular ise, bu tür önemli görüşmelerde ortaya çıkmasına alışkın olduğumuz ‘basın kakafonisinde’ kelimenin tam anlamıyla ‘arada kaynadı’.
‘Üçe üç’ formatında düzenlenen görüşmelerde, Trump'a ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff eşlik ederken, Putin'in heyetinde ise Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuriy Uşakov yer aldı.
Görüşmenin ‘nasıl geçtiğine’ yönelik çok sayıda ipucu aransa da, buna dair ‘doğruya en yakın’ değerlendirme, önceden ilan edilen programa ne kadar uyulduğudur. Görüşmeler başlamadan, temasların masadaki önemli konular nedeniyle uzayabileceği ve 7 saati bulabileceği aktarılıyordu. Ayrıca, liderlerin ‘yemekli çalışma’ formatında öğle yemeğini de birlikte yemeleri bekleniyordu. Ancak bunların hiçbiri olmadı. Yaklaşık 2 saat süren görüşmenin ardından, iki lider de ülkesine döndü.
İki liderin görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısı dünya basınını şaşkınlığa uğrattı. Liderler, görüşmenin önemi ve tarihselliğiyle karşılaştırıldığında çok kısa konuştu, soru almadan alandan ayrıldı. Putin’in Trump’ı İngilizce konuşarak Moskova’da davet etmesi dışında yapılan açıklamalar, konuya ilişkin liderlerin tek başlarına yaptığı rutin basın toplantılarını andırır nitelikteydi.
Basın toplantısında konuşmaya ‘misafir’ olan Putin’in başlaması dikkat çekiciydi. Bazı gazeteci ve uzmanlar, bunu ‘teamüllere aykırı’ bulsa da, konuşmaya neden Putin’in başladığına ilişkin ‘yorumlar’ dışında net bir bilgi yok.
Konuşmasına Alaska üzerinden ortak Rus-ABD tarihine değinerek ve Trump’a teşekkür ederek başlayan Putin, "Rusya ve ABD arasındaki ilişkiler Soğuk Savaş'tan bu yana en kötü noktasında” diyerek ‘diyalog’ vurgusu yaptı ve “Durumu iyileştirmemiz gerekiyor; çatışmadan diyaloğa geçmenin zamanı geldi. Başkan Trump ile iyi ve doğrudan temaslar kurduk” ifadelerini kullandı.
Ukrayna konusunda çalışmaya hazır olduklarını yineleyen Rus liderin açıklamasından en dikkat çekici olan kısım ise, Kiev ve Avrupa’nın ‘çözüm sürecindeki ilerlemeyi engellemeyeceğini umduğunu’ söylemesi oldu.
Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ve Kiev yönetiminin, Trump’ın Ukrayna savaşındaki tutumuna dair bilinen endişeleri düşünüldüğünde, Putin’in bu vurguyu Trump’la ortak basın toplantısında yapması ve "Trump, başkan olsaydı savaş olmayacağını söylüyor. Bence bu doğru” demesi, bu düğümün en karmaşık noktasının AB’nin tutumu olduğunu ve Ukrayna ilişkileri üzerinden devam eden Trump-Biden (Demokratlar) çatışmasının sıcaklığını hala koruduğunu gösteriyor.
Putin’in ardından söz alan Trump ise, Ukrayna anlaşmasının 'en önemli noktası' konusunda Rusya ile hala bir anlaşmaya varılamadığını, ancak tarafların anlaşmaya varma konusunda 'iyi bir şansa' sahip olduğunu söyledi.
“Vladimir ile harika bir ilişkimiz var” diyen Trump’ın konuşması da beklenenden çok kısa sürdü ve liderler soru almadan alanı terk ederek ülkelerine döndü.
2 saatlik görüşmede tam olarak neler konuşuldu, üzerinde uzlaşılan alt konular ve nükleer anlaşmalar gibi Ukrayna dışı konular var mıydı, iki liderin karşılıklı talepleri neydi ve bundan sonra ne olacak gibi sorular ise açık bir şekilde yanıtsız bırakıldı.
Görüşmenin ardından, Ukrayna’nın toprak kaybına yol açabilecek bir ‘anlaşma’ duyurulmasa da, bu Kiev’in tedirginliğini tamamen bitirecek bir adım değil. Zira Son aylarda ABD başka olmak üzere Batı’nın Rusya’ya verdiği ‘süreler’ boşa çıktı. Ukrayna yönetimi bunu, Putin’in saldırılarını sürdürmesi için bir davet olarak görüyor. Dünya kamuoyu görüşmeyi beklerken, Rus güçlerinin Ukrayna cephesinde yeni bir hareketlilik sürecine girip ilerleme kaydetmeleri de bunun göstergelerinden sayılabilir.
Görüşmeden bir gün önce, Ukrayna Topluluklar ve Bölgeler Bakanlığı, Odessa ile Odessa oblastındaki 119 yerleşim yerini muhtemel çatışma bölgeleri listesine dahil etti. Odessa, Rusya-Ukrayna savaşında Kremlin’in ele geçirdiği takdirde Ukrayna’nın Karadeniz’le bağını kopararak ve Moldova’daki Rus yanlısı Transdinyester’le birleşerek ‘gerçek bir zafer’ ilan edebileceği, kritik bir bölge.
Sahadaki askeri durum ve Rus ekonomisi açısından ‘Odessa treni’ çoktan kaçmış görünse de, Kırım başta olmak üzere tarafların bütün ‘kırmızı çizgilerinin’ Karadeniz kıyısında toplanmış olması, bölgenin önemini gözler önüne seriyor. Rusya, Ukrayna’da kara savaşlarında avantajlı konumda olsa da, donanması çok ciddi zarar gördü ve denizde halihazırda dezavantajlı durumda. Dolayısıyla, Kremlin’in herhangi bir taviz vermekten şiddetle kaçınacağı ‘yumuşak karnı’ ise burası.
Aynı şekilde, dünya Putin’in Trump’la birlikte kırmızı halıda yürürken üzerlerinden geçen uçakları konuşurken, bu görüşmeden birkaç gün önce, ABD Hava Kuvvetleri’ne ait B-1B Lancer bombardıman uçakları, Norveç’in Orland Hava Üssü’ne iniş yaparak NATO müttefikleriyle bir eğitim tatbikatına başladı.
Yine aynı günlerde, Baltık ülkeleri başta olmak üzere, Rusya sınırında yeni tahkimat kurma kararları alındı, savunma planlarına yenileri eklendi.
Putin’le zirvenin ardından Zelenskiy ve Avrupalı NATO liderleriyle görüşen Trump’ın, “Hızlı bir barış anlaşması ateşkesten daha iyi” dediği de aktarıldı. Ancak Trump’ın, elindeki yaptırım kartı ve siyasi baskı gücüne rağmen, Avrupa ülkelerini Ukrayna’da ‘kendi barışına’ hala tam olarak ikna edemediği görülüyor.
Son olarak, Ukrayna lideri Zelenskiy’in Washington’a giderek Trump’la bir görüşme gerçekleştireceği öğrenildi. İkilinin, Putin görüşmesini ve Ukrayna’da ‘barışın koşullarını’ görüşmesi bekleniyor.
Olası bir barışın detayları hala bulanık olsa da, gelen kulis bilgileri arasında üzerinde en çok ortaklaşılan formül, Zelenskiy'nin Rusya'nın kontrolü dışındaki bölgeler de dahil olmak üzere tüm Donbas'ı terk etmesi ve bunun karşılığında Putin’in saldırılarını sonlandırması olarak öne çıkıyor.
Öte yandan, yalnızca ABD iç siyasetinde bile Ukrayna çok önemli bir yer kaplıyor. Hatta, Trump’ın aklanarak çıktığı birinci azil sürecinde bile konu Biden ailesinin Ukrayna’daki çıkar ilişkileri ve Trump’ın Zelenskiy’e bu konuda yaptığı ‘baskıyla’ ilgiliydi.
Hala ‘Kırım dahil bütün Ukrayna topraklarını’ isteyen ve siyasi varlığını bu ‘davaya’ bağlayan Zelenskiy için ise bu formül, iktidarının sonlanacağı sürecin ilk adımı olacaktır. Ancak Ukrayna cephesi, yalnızca Ukrayna değil, ‘daha büyük siyasi davaların’ da yaşandığı bir cephe olarak öne çıkıyor.
Sonuç olarak, Trump-Putin zirvesiyle dünya, sonuçsuz ancak çok kritik bir diplomatik etkinliğe sahne oldu. Detaylar henüz gizli tutulsa da, tarafların Avrupa’nın da ikna edilmesi konusunda hemfikir olduğunu söylemek mümkün. Dolayısıyla, bu sonuçsuz toplantıyı bir sürecin başlangıcı olarak kabul ettiğimizde, barışa giden yolda Trump’ın Avrupa üzerindeki ağırlığının belirleyici olacağı görülüyor. Bunun için ise Trump, yalnızca AB karşısında değil, Amerikan siyasetinde de ciddi zorluklarla karşı karşıya.
__
Kaynaklar:
https://www.bbc.com/news/articles/clyvd3gkg1po
https://www.bbc.com/news/articles/crev9ep2vdgo
https://apnews.com/article/trump-putin-summit-ukraine-war-takeaways-b9ff04c4143c6ac228e196ddaf6dd6d3
https://www.theguardian.com/world/live/2025/aug/15/trump-putin-alaska-meeting-summit-news-updates
https://www.aljazeera.com/news/2025/8/14/trump-says-he-thinks-putin-will-make-a-deal-on-ukraine

© 2025 Scrolli. Tüm Hakları Saklıdır. Scrolli Medya A.Ş
