Silikon Vadisi, bir zamanlar ateist inovasyonun kalesi olarak bilinirdi; kod satırları ve veri akışları arasında maneviyatın izine rastlamak neredeyse imkansızdı. Ancak son yıllarda, bu teknoloji cennetinde beklenmedik bir diriliş yaşanıyor: Hıristiyan inancı, yapay zeka (YZ) devriminin gölgesinde yeniden canlanıyor. Pandemi sonrası ekonomik çalkantılar ve varoluşsal sorgulamalarla birlikte, girişimciler ve milyarderler artık İncil'i kod gibi yorumluyor, Genel Yapay Zeka (AGI)'nın tanrısal gücüne alternatif bir manevi pusula arıyor.
Bu araştırmamızda Vadinin "tekno-mesih"lerini, onların İncil tefsirlerini ve siyasi bağlantılarını mercek altına alacağız. Ayrıca, Peter Thiel'ın apokaliptik vizyonlarından YZ tabanlı manevi rehberlere kadar uzanan bir yolculuğa çıkacağız. Bu, sadece bir kültürel kayma mı, insanlığın geleceğini şekillendirecek dijital bir diriliş mi? Acaba inanç mı teknolojiyi kurtaracak, yoksa tam tersi mi?
Silikon Vadisi'nin hikayesi, 20. yüzyılın ortalarında başlayan bir teknoloji patlamasıyla şekillendi: Transistörlerin icadı, start-up kültürü ve hızlı büyüme Vadi’yi inovasyonun küresel merkezi haline getirdi. Ancak bu büyüme, sıklıkla seküler bir temelde ilerledi. 2010'larda, Vadi’de ateizm ve agnostisizm baskın bir kültürel norm haline gelmişti. Bir ankete göre, teknoloji çalışanlarının yaklaşık yarısı kendisini ateist veya agnostik olarak tanımlıyordu.
Bu dönem, HBO dizisi “Silicon Valley” gibi yapımlarla popülerleşen bir imajı yansıtıyordu: Zeki girişimciler, din yerine veriye ve büyümeye tapar gibi davranıyor, maneviyatı bir zayıflık olarak görüyordu. Hıristiyanlık ise neredeyse "borderline illegal" bir tabu haline gelmişti; inançlı bireyler, profesyonel ortamlarında bunu gizliyor, küçük gruplar halinde bir araya geliyordu. Öyle ki dindar Hristiyanlar isimlerinin olduğu gizli e-mailler üzerinden birbirlerini tanıyorlardı. Bu sekülerlik, Vadi’nin liberal eğilimleriyle birleşerek, Uzak Doğu maneviyatı veya ateizmi tercih eden bir ortam yaratmıştı. Örneğin Burning Man gibi etkinlikler popülerdi ama geleneksel dinler dışlanıyordu.
Ancak pandemi, bu tabloyu kökten değiştirdi. 2020'lerin başındaki ekonomik sıkılaşma ve varoluşsal krizler, bireyleri anlam arayışına itti. Marc Andreessen'in "It's Time to Build" (2020) makalesi, Silikon Vadisi'nde girişimci profillerinin değişimini tetikleyen bir manifesto olarak kabul ediliyor. Bu tip, eskiden viral oyun kodlayan Stanford terkleri değil; aileye bağlı, kiliseye giden ve ordu kökenli "ciddi" vizyonerler. Vadi, pandemiden sonra daha ciddi ve değer odaklı bir kültüre kayıyor; aile, kilise ve ordu gibi unsurlar, disiplin ve etik çalışma ahlakı gibi kavramlar ön plana çıkıyordu.
Böylece kiliseye katılım arttı; San Francisco'daki Epic Kilisesi gibi mekanlar, teknoloji topluluğundan gelen yüzlerce yeni üye kazandı. Bu uyanış, sadece bireysel bir değişim değildi, Peter Thiel'ın açıkça Hıristiyan inancını savunmasıyla kurumsal bir boyuta ulaştı. Bu geçiş, Vadinin "tanrı sanrısı”nı yansıtıyor: Eskiden teknolojiyi tanrısal bir güç olarak görenler, şimdi İncil'i bu gücün etik pusulası olarak yeniden keşfediyor. Bu evrim, sadece kültürel bir kayma değil; AGI gibi yeniliklerin yarattığı boşluğu dolduran bir manevi rönesans.
Silikon Vadisi'nin manevi değişiminde bazı önemli isimler öne çıkıyor. Bu kişiler, Hıristiyan inancını teknolojiyle birleştirerek etik bir yol haritası çiziyor ve AGI gibi yeniliklerin yarattığı boşluğu doldurmaya çalışıyor. Bu bölümde onların görüşlerini basitçe inceleyelim.
Palantir savunma şirketinin kurucusu Peter Thiel, Vadinin güçlü yatırımcılarından biri. Thiel'ın Hristiyanlık üzerine yaptığı açıklamalara baktığımızda, gerçekten de heterodox (geleneksel olmayan) bir yaklaşımı var. İnancını entelektüel, fütüristik ve bazen apokaliptik bir çerçeveyle ifade ediyor. Kendisi doğrudan "Hristiyanım" diyor ama bunu klasik bir kilise vaazından ziyade teknoloji ve toplum eleştirisiyle birleştiriyor. " Hristiyanlığın doğru olduğuna ve Mesih'in dirilişine inanıyorum”, "Bizim için tek iyi rol model Mesih'tir”, “Hristiyan Tanrı, orijinal ilerici; yeninin eskiden iyi olduğu yer” gibi sözlerini sıkça tekrarlayan Thiel hem inancını kişisel ve entelektüel bir seçim olarak konumlandırıyor hem de bunu teknolojiyle bağdaştırıyor; örneğin ölümü yenme hayallerini (transhümanizm) Hristiyan diriliş fikriyle karşılaştırıyor ve yeni gezegenler keşfetmek veya kanseri yenmek gibi hedefleri ilahi bir çağrıyla bağdaştırıyor.
Ayrıca AGI'nin kötüye kullanımı gibi teknolojinin riskli durumlarının yalnızca dinle önlenebileceğini savunuyor. Tüm bunlar Vadideki ateist baskıya karşı bir meydan okuma gibi. Bu, Thiel'ın Hristiyan inancını Vadide "yasak" olmaktan çıkarıp, tartışmalara taşıma çabasını gösteriyor. Maneviyatı, girişimcilerin veriye dayalı kararları gibi rasyonel bir seçenek haline getiriyor.
Bir diğer isim olan Trae Stephens, Thiel'ın ortağı ve Anduril'in kurucusu. İncil'i girişimcilikle bağdaştırıyor; İncil çalışmaları düzenliyor ve risk yatırımlarını "ilahi bağışlama" örneği olarak görüyor yani risk alıp hataları affetmek gibi. Stephens, Hıristiyanlığın yeniliği teşvik ettiğini düşünüyor. Ancak bu yorumlar dinin bir araç haline gelme tehlikesini taşıyor: Maneviyatı artırmak yerine, Vadi’nin para hırsını haklı çıkarabilir ve kıyamet korkularını YZ yatırımlarına çevirebilir.
Garry Tan, Y Combinator'ın başkanı. Hıristiyanlığı AGI'ın "tanrılaşmasına" alternatif olarak sunuyor. "İnsanlar AGI'ı tanrı yapmaya hazır" diyor ve Vadi’de düzenlenen etkinliklerde Hristiyanlığı aile, topluluk için bir rehber olarak anlatıyor. Sam Altman'la tartışmalarında AGI'ın yakında gelebileceğini kabul ediyor ama manevi boşluk yaratabileceğini belirtiyor.
Elon Musk, kendini "kültürel Hıristiyan" olarak görüyor ve İsa'nın öğretilerini "iyi ve bilge" buluyor. İnancın mutluluk ve nüfus artışı getirdiğini söylüyor ama bu daha çok moral ve siyasi bir araç gibi. Kısaca, Musk'ın yaklaşımı Vadi’nin pratik yanını gösteriyor; din sorunlara çözüm, ama derin bir bağlılık olmadan. Tan ve Musk'ın fikirleri, AGI krizine pratik cevap veriyor ama yüzeysel kalma riski var.
Francis Collins, eski sağlık enstitüsü başkanı. Bilim ve inancı uyumlu görüyor; gençliğinde ateizmden dönerek bilimin "neden buradayım?" gibi sorulara cevap veremediğini söylüyor. Etkinliklerde bu uyumu anlatıyor.
Sam Altman, AGI'ı "tanrı gibi" bir güç olarak övüyor. 2025'te geleceğini ve sihir gibi dönüştüreceğini düşünüyor. Tanımı tartışmalı olsa da insanlığı değiştireceğini savunuyor. Collins'ın sentezi Altman'ın yüceltmesine karşı bir denge. Biri manevi rehber ararken, diğeri teknolojiyi tanrı yapıyor. Bu fark, Vadi’nin çekişmesini özetliyor: Etik mi, sınırsız güç mü?
Vadide Hıristiyanlık, etkinlikler ve ağlarla hızla büyüyor. Code & Cosmos etkinliği buna iyi bir örnek. Zoë Bernard, Vanity Fair dergisinde katıldığı bu etkinliği şöyle tanımlıyor: San Francisco'da Garry Tan'ın eski kilise evinde yaklaşık 200 kişi toplandı. Dua ederken kokteyl, yemekler ve ibadet müziği eşliğinde bilim-teknoloji ile İncil'in birleşimini tartıştılar. Francis Collins, bilimin varoluş sorularına yetersiz kaldığını söylerken, Tan AGI'ı tanrılaştırmaya karşı Hıristiyanlığı alternatif olarak sundu. Katılımcılar Tan'ı çevreleyip inançla start-up fikirlerini karşılaştırdı; ortam, manevi sohbetle iş ağı gibiydi.
Etkinliği düzenleyen ACTS 17 Collective, bu büyümenin bir diğer motoru. Trae Stephens’ın eşi Michelle Stephens tarafından kurulan grup, teknoloji liderlerini inançla buluşturuyor. 2025'te etkinlikler artarak Peter Thiel gibi isimleri çekti. Grup, "teknolojide Mesih'i kabul etmek" mottosuyla güçlü kişileri dahil ederek dönüşümü hızlandırıyor. San Francisco'daki Epic Church cemaatinin Pastörü Ben Pilgreen, kilisenin tech liderlerini Tanrı için teknoloji konuşmalarına davet ettiğini söylüyor. Bu ağlar, maneviyatı sosyalleştirirken, networking'i inançla birleştiriyor. Bu bir dönüşüm mü yoksa stratejik bir hamle mi? Zaman gösterecek ama büyüme hızı, Vadi’nin manevi boşluğunu doldurduğunu işaret ediyor.
Teknoloji, Hristiyanlığı pratik araçlarla destekliyor. Pastors.ai gibi YZ araçları, vaaz videolarını İncil çalışmaları veya klip'lere dönüştürüyor, ayrıca ücretsiz ve hızlı. Gloo.ai büyük sorulara manevi cevaplar veriyor. MinistryAI ise kilise işlerini kolaylaştırıyor. Bu araçlar, 2025'te kilisenin teknoloji kullanımını %80 artırdı. YZ maneviyatı kişiselleştirerek erişimi genişletiyor.
Vadinin manevi uyanışı, siyasi ve ekonomik kaymalarla da iç içe. DEI'den (çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık) MEI'ye (liyakat, mükemmellik, zeka) geçiş 2025'te hızlandı. Scale AI CEO'su Alexandr Wang, MEI'yi DEI'nin alternatifi olarak savunarak, işe alımlarda yeteneği ön plana çıkardı. Bu kayış, DEI'yi "woke" bir sapma olarak gören sağ eğilimli girişimci sermayedarları güçlendiriyor. Yetenek vurgusu, Hristiyan değerlerle örtüşerek, disiplinli girişimcileri tercih ettiriyor.
TheoBros (Teolojik Kardeşler) bu bağlantının örneği. TheoBros, Silikon Vadisi'nde Hristiyan inancını benimseyen genç erkek girişimci ve yatırımcıları tanımlayan bir terim. Dini değerleri siyasi ve toplumsal yapıya entegre etmeyi amaçlıyor. Örneğin Trump çevresinde aktifler ve sosyal medyada Hristiyan milliyetçiliğine dair paylaşlımlar yapıyorlar. Bu grup, Appalachia'da (ABD'nin doğu dağlık bölgesi, Tennessee ve Kentucky civarı) utopia (ideal toplum) kuruyor. Highland Rim Project gibi girişimler bunun bir sonucu. Hristiyan risk sermayesiyle ucuz arazi alıp, benzer görüşlü insanları toplayarak mahalleler veya kasabalar inşa ediyorlar. Aşırı sağ figürlerle bağlantılı ve bir "sağcı sığınak" olarak eleştiriliyor.
Bu projeler, "network state" fikriyle ilerliyor. Network state, Balaji Srinivasan'ın (eski Coinbase yöneticisi) 2022'de önerdiği bir kavram: Online topluluklar (sosyal medya grupları) para toplayarak gerçek toprak alıp kendi gönüllü "devlet"lerini kurabilir. Coğrafi değil, dijital temelli bir yapı. Highland Rim, bunu Hristiyan versiyonuyla uyarlıyor: Dijital gruplar fiziksel mahallelere dönüşüyor ama beyaz ağırlıklı bir Amerika hayali taşıyor, çeşitlilik yerine benzer (çoğunlukla beyaz, muhafazakar) insanları çekiyor, bu da dışlayıcı bir toplum yaratma riski doğuruyor.
Bu projeler manevi bolluk vaat ediyor ama tekno-faşizm riski artırıyor. Teknoloji gücü siyasetle birleşince, YZ gibi araçlarla gözetim veya baskı doğabilir. İnanç siyasetle karışınca, kapsayıcılık yerine dışlama yaratabilir. Bu bağlantılar, Vadi’ye dair şu imajı çiziyor: Ekonomik başarı, manevi ve siyasi bir pakete dönüşüyor yani para kazanma, inanç ve siyasetle iç içe geçiyor.
Hristiyanlığın kötü YZ’yi engelleyebileceğine inanan tekno-elitler sebebiyle Hristiyan etik değerlerine sahip teknolojilerin gelişmesi kaçınılmaz bir sonuç. Ancak Silikon Vadisi'nin küresel teknoloji liderliği nedeniyle, bu trend dünya çapında etki uyandıracak. Peter Thiel'ın Hristiyan vizyonu, Palantir gibi firmalarla Avrupa ve Asya'da veri güvenliği politikalarını şekillendiriyor. YZ’nin "yeni din" olarak yükselişi, TESCREAL (transhumanism, effective altruism gibi ideolojiler) gibi kavramlarla global eşitsizliği artırabilir. Beyaz üstünlüğü kökenli bu fikirler, gelişmekte olan ülkelerde teknoloji erişimini sınırlayabilir.
Tekno-faşizm, YZ gözetimiyle otoriter rejimleri güçlendirir, Hristiyan olmayan bölgelerde kültürel çatışmalar doğurur. Bu, bir "küresel boot" gibi – Vadinin manevi kodu, dünya sistemini yeniden başlatabilir.

© 2025 Scrolli. Tüm Hakları Saklıdır. Scrolli Medya A.Ş
