0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
%

Tarifeler küresel ilaç sektöründe krizi tetikler mi?

Prof. Dr. Haluk Özsarı (İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Sağlık Yönetimi Bölüm Başkanı)

halukozsari@gmail.com - www.halukozsari.com

Son dönemde, sağlık hizmetlerini küresel ölçekte etkileyebilecek bir çok gelişme yaşanmaktadır. Başkan Trump’ın ilk altı aylık sürecinde, sağlıkla ilgili kolaylıkla hatırlanacak bazı kararlar alınmıştır. Örneğin, ikinci dönem ilk gününde; pandemiyi yönetemediği, üye ülke politika önerilerinden fazlaca etkilendiği ve WHO bütçesinin yaklaşık beşte biri ile ABD’nin en yüksek bağış ödemesi yapması gibi gerekçelerle Dünya Sağlık Örgütü’nden çekilmişti. Öncelikle bu konuyu hatırlatmak isterim. Daha sonra da, son birkaç aydır ABD’de yapılan vergi düzenlemelerinin ilaç ve tıbbi cihaz alanındaki olası etkilerine ilişkin görüş ve yorumları kaynaklarıyla birlikte özetlemek istiyorum.

Bu Ocak ayı son hafta yayınlanan yazımda çekilme konusuna değinmiş ve 20 Ocak 2025 tarihli Kararname ile ilgili yaşananları aktarmıştım (https://halukozsari.com/2025/01/dunya-saglik-orgutunden-cekilme/).  Hatta, 21 Ocak 2025 tarihli CNN haberinde “What is the WHO and why does Trump want to leave it?” başlığıyla konuyu farklı boyutlarda değerlendirilen bazı yorumlara yer vermiştim. Bunlar arasında, uzmanların Dünya Sağlık Örgütü’nün en etkili üyesinin çekilmesinin, küresel sağlığa zarar verebileceği uyarısı da bulunuyordu.

Bu arada, Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Halk Sağlığı Fakültesi Sağlık Politikaları ve Yönetimi Öğretim Üyesi Prof. Stefano Bertozzi’nin o günlerdeki yazısında; kararnamenin ABD’yi çekmek için ikinci girişim olduğunu belirtiliyor. (https://publichealth.berkeley.edu/news-media/opinion/withdrawal-from-who-could-bring-tragedy). Trump’ın ilk döneminde tanıttığı önceki planın, dönemin Başkanı Biden tarafından geri çevrildiğini; konunun halk sağlığı için sarsıcı olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca bu çekilmeyle; Ulusal Sağlık Enstitüleri, Gıda ve İlaç Dairesi ve Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri gibi federal kurumlar da dahil olmak üzere ABD sağlık sisteminin izole edilebileceğine değiniliyor.

The Associated Press (AP), haberinde, ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı talimatından söz ediliyor. (https://apnews.com/article/trump-health-communications-cdc-hhs-fda-1eeca64c1ccc324b31b779a86d3999a4). 21 Ocak 2025 tarihli habere göre, kurum personeline, siyasi bir atamaya kadar; düzenlemeler, rehberlik, duyurular, basın bültenleri, sosyal medya paylaşımları ve web sitesi paylaşımları gibi konulara “derhal ara verilmesi emri verildiği belirtiliyor. Bu kapsama, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin (CDC) bilimsel yayını Haftalık Ölüm ve Hastalık Raporu (Morbidity and Mortality Weekly Report, MMWR) da dahil olmak üzere birçok platform girmekte.

AP haberinde, kimliklerinin gizli kalması koşuluyla dört federal sağlık yetkilisinin bu bilgiyi doğruladığı belirtiliyor. Buna göre, ay sonuna kadar bu iletişimin durdurulmasının gıda kaynaklı hastalık ve salgınlar başta olmak üzere halk sağlığı ile ilgili gerekli bilgilerin gecikmesine neden olabileceği endişesinden de söz ediliyor.

Trump bu döneminde; sağlık hizmet maliyetlerinin saklandığı, şeffaf olunmadığı, tedaviye daha düşük fiyata ulaşılabileceği gibi yakınmaları gündeme getirmişti. Bu bağlamda, reçetelenen ilaçların fiyatları için yüzde 80’lere varan azaltma uygulayacağından söz etmişti. ABD vatandaşlarının dünyada en az fiyatla ilaç satın alan ülke ile aynı fiyattan ilaç almasını hedeflediğini açıklamıştı. Böylelikle de, ABD için tasarruf yapılmış olacağını anlatmıştı.

12 Mayıs 2025 tarihli Anadolu Ajansı haberine göre, Trump, Truth Social hesabından yaptığı açıklamada, bir sonraki paylaşımında önemli bir haberi duyuracağını belirterek, bunun "en önemli ve en etkili paylaşımlarından biri" olacağını belirtmişti. Haberde, daha sonra yaptığı paylaşımda ABD halkının yıllardır ilaçlara diğer ülkelere kıyasla yaklaşık 5 ila 10 kat daha fazla para ödediğine dikkat çekerek, ABD ilaç fiyatlarını düşürmeyi hedefleyen bir kararname imzalayacağını duyurdu. Hatta, Demokratların bu sorunu yıllardır çözemediğine işaret ederek, "Yarın sabah saat 09.00'da Beyaz Saray'da ülkemiz tarihindeki en önemli başkanlık kararnamelerinden birini imzalayacağımı duyurmaktan memnuniyet duyuyorum" ifadesini de kullanmıştı.

ABD vatandaşlarının ilaçlara “en ziyade müsaadeye mahzar ülke” fiyatlarıyla erişmesi gerektiği ilan edildi ve fiyatların uygulanmaması durumunda üreticilere karşı agresif adımlar atılacağı belirtildi. Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy Jr. ise bu fiyatların üreticilere bildirilmesinden ve uygulamanın sağlanmasından sorumlu kılındı.

Bu konuda, iki ayrı yazıyı paylaşmak istiyorum. İlki, Ata Umur Kardeler’in “Panik: Trump’ın İlaç Fiyatlarını İndirme Çabaları Dünyanın Kalanını da Etkileyecek” başlıklı 22 Mayıs 2025 tarihli yazısı. İkincisi ise Stefan Walzer’in 2025 Nisan ayında yayınladığı “ABD'nin İlaç ve Tıbbi Cihazlara Getirdiği Tarifeler: Talep, Fiyat ve Yenilik Üzerindeki Ekonomik Etkileri (U.S. Tariffs on Pharmaceuticals and Medical Devices: Economic Impacts on Demand, Price, and Innovation)” adlı makalesi.

Bu noktaya gelinmesinin gerekçeleri olarak da;

• ABD’nin dünya nüfusunun yüzde 5’ini oluşturmasına rağmen ilaç firmaları kârında yüzde 75’ini sağlaması,

• Diğer ülkelere verilen iskontoların, ABD'deki yüksek fiyatlarla sübvanse edilmesi,

• Amerikalıların, aynı ürünlere üç kat fiyat ödemesi ve bunun sürdürülemez olması

sıralanıyor.

ABD’nin son dönemde ilaç ve tıbbi cihazlar da dahil olmak üzere küresel ithalata uyguladığı gümrük vergileri politikaları, sadece kendi iç piyasasında değil, küresel sağlık sistemleri üzerinde de etki oluşturacak nitelikte görülüyor. Yalnızca fiyat ve tedarik zincirini değil, aynı zamanda inovasyon kapasitesini, hasta erişimini ve uluslararası ilaç politikalarını da etkileyebilecek müdahaleler olarak yorumlanıyor.

Örneğin iç piyasada hastaların sağlık hizmetlerine erişimini etkileyeceği öngörülmekte; ilaç fiyatlandırma konusu, Amerikan siyasetinin her iki kanadında da anlaşma bulunan, “bipartisan” bir konu olarak öne çıkıyor.

Ekonomideki değişiklik hamleleri, gümrük vergileri artış ve/veya indirimleri , ilaç sektöründe bazı etkilere yol açacağa benziyor. Bu etkiler ana başlıklar olarak; maliyet, fiyat ve vergi artışı ile yenilikçi yaklaşımların azalması şeklinde sıralanabilir.

ABD’nin son dönemde ilaç ve tıbbi cihazlar da dahil olmak üzere küresel ithalata uyguladığı gümrük vergileri politikaları, sadece kendi iç piyasasında değil, küresel sağlık sistemleri üzerinde de etki oluşturacak nitelikte görülüyor. Yalnızca fiyat ve tedarik zincirini değil, aynı zamanda inovasyon kapasitesini, hasta erişimini ve uluslararası ilaç politikalarını da etkileyebilecek müdahaleler olarak yorumlanıyor.  

Örneğin iç piyasada hastaların sağlık hizmetlerine erişimini etkileyeceği öngörülmekte; ilaç fiyatlandırma konusu, Amerikan siyasetinin her iki kanadında da anlaşma bulunan, “bipartisan” bir konu olarak öne çıkıyor. 

Ekonomideki değişiklik hamleleri, gümrük vergileri artış ve/veya indirimleri , ilaç sektöründe bazı etkilere yol açacağa benziyor. Bu etkiler ana başlıklar olarak; maliyet, fiyat ve vergi artışı ile yenilikçi yaklaşımların azalması şeklinde sıralanabilir.

Stefan Walzer, geçtiğimiz Nisan ayında yayınladığı “U.S. Tariffs on Pharmaceuticals and Medical Devices: Economic Impacts on Demand, Price, and Innovation” adlı makalesinde bu olası etkileri örnekleriyle analiz etmektedir.  İlaçlar ve tıbbi cihazlar da dahil olmak üzere küresel ithalatlara yönelik yeni ABD tarifelerinin duyurulması, sağlık sektörü için bir dönüm noktası olarak ifade ediliyor. Yurt içi üretimi korumak ile yabancı tedarik zincirlerine olan bağımlılığı azaltmak için tasarlanan bu tarifelerin; fiyat, talep, inovasyon, erişim ve uzun vadeli endüstri dinamikleri üzerinde de eş zamanlı etkilere sahip olacağı belirtiliyor.

Sonuç olarak ise yeni tarifelerle;

▪ Piyasa dengesi bozulacağı için toplumda toplam refahın kaybı,

▪ Kullanıcıların daha fazla ödeme yapacağı ancak daha fazla değer elde etmeyeceği,

▪ Üreticilerin koruma kazanıp, daha az verimli hale gelebileceği,

▪ Hükümetin tarifelerden gelir toplayıp, verimlilik ve yenilikçilikte yavaşlamaya neden olabileceği gibi...

olası negatif etkiler sıralanarak, hastalar için yarardan çok zarar getireceği riski vurgulanıyor.

Peki, ekosistem paydaşlarının ne yapması gerekiyor? Ne yapılacağına ilişkin tavsiyeler de şöyle sıralanmakta;

Politika yapıcılara;

 ▪ Kritik veya yenilikçi tıbbi ürünler için tarife muafiyetlerini göz önünde bulundurmaları,

▪ Genel korumacılık yerine hedefli teşvikler yoluyla yerel Ar-Ge ve üretimi desteklemeleri,

▪ Temel sağlık sektörlerinde erişim/fiyatlandırma/tedarik risklerini izlemeleri öneriliyor.

Sağlık hizmeti sağlayıcıları ve ödeyiciler için;

▪ Tedarik ve teknoloji bütçelerindeki maliyet artışları planlamalarına,

▪ Fiyat oynaklığını azaltmak için çoklu kaynaklı stratejiler ve uzun vadeli tedarikçi sözleşmeleri aramalarına,

▪ Ekipman yükseltmeleri ve yenilikçi ürünlerde olası gecikme veya kesintileri hesaba katmanlarına dikkat çekiliyor.

İlaç şirketlerine de;

▪ Tedarik zinciri bağımlılıklarını değerlendirerek bölgesel çeşitliliği keşfetmeleri,

▪ Sadece düzenleyici uyumluluğuna değil, maliyet verimliliğine ve çevikliğe yatırım yapmaları,

▪ Hem ulusal güvenliği hem de inovasyonu koruyan daha akıllı ticaret kurallarını şekillendirmek için politika savunuculuğuna katılmaları

uyarısında bulunuluyor.

Özetle, bir yandan erişim bir yandan fiyat sorununun; ABD’de ithalatın sınırlandırılması veya ihracatın yasaklanmasıyla, yurtiçi ve de yurtdışında hasta zararına yol açabileceği, “en ucuz fiyat” belirlenme zorluğu yaşanabileceği öngörülmekte.

 Bunun ise pazardan çekilme ve diğer ülke faaliyetlerini sonlandırma riskine neden olabileceği belirtilmektedir. Böylelikle, küresel düzeyde erişim ve gelir kaybı da doğal bir sonuç olarak ortaya çıkabilecektir. Tüm bunların, ilaç ve tıbbi cihaz sektöründe uzun vadeli yatırımları tehdit edebileceğine dikkat çekiliyor.

Görüldüğü gibi, paydaşlar için iş listesinde; kimi tavsiye, kimi uyarı ama tamamı ön alma niteliğinde adımlar yer alıyor. Sağlık öyle bir alan ki, değer zincirinde kamusal düzenleme ağırlığı çok fazla. Bunun en yaygın olduğu alanlardan biri ise ilaç ve tıbbi cihaz alanı. Üretimi pahalı ama aynı zamanda bir çok regülasyonu da var. Özellikle yenilikçi ilaçlarda bu daha da ön planda. 

Yenilikçi ilaçlarla ilgili yaşanabilecek risklere yönelik, finansman mekanizmasından erişim kurallarına kadar her boyutta farklı düşünme ve uygulama gerekliliği ortaya çıkıyor. Çünkü, süreç kanser hastalarından nadir hastalıklara kadar uzanan geniş bir yelpazedeki erişimi ilgilendiriyor. Kurallar da tüm paydaşlarla birlikte ve bu yaklaşımla gözden geçirilmeli; ilgili tüm tarafların birlikte kazanacağı bir süreci planlamak ve aşamalı olarak yaşama geçirmek için fazla zaman kaybedilmemelidir.