0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
%

NATO Zirvesi: Trump zafer mi kazanacak?

Eylül Barut & Ahmetcan Uzlaşık

24 - 25 Haziran tarihlerinde, Hollanda’ya bağlı Lahey’de NATO zirvesi toplanacak. Zirvenin ana gündemini, savunma harcamaları için belirlenecek yeni hedef oluşturuyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın uzun süreli vaatlerinden biri olan savunmaya %5 pay, iddialara göre kabul edilecek. Ancak, ABD ile İran arasındaki gerilim ve İsrail’in azalmayan saldırgan tutumunun belirleyici olacağı da bekleniyor. Uzmanlar, gerçekleşecek zirveyi Scrolli’ye değerlendirdi.

Savunmaya geniş pay

ABD Başkanı Donald Trump, bir süredir NATO ülkelerinin gayrısafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) %5’ini savunmaya ayırmaları konusunda dayatmacı bir tutum sergiliyordu. Bu oran, halihazırda Avrupalı NATO ülkeleri için %1.9, Kanada için %1.4, ABD için ise %3.5 civarında seyrediyor.

NATO ülkelerinin, GSYH’lerinin yaklaşık %3.5’ini silah ve birlikleri içeren “sert savunmaya”, %1.5’ini de siber güvenlik ve askeri hareketlilik gibi savunmayla ilgili yatırımlara harcamayı taahhüt etmeleri bekleniyor. 

Müzakerelerin son ana kadar süreceği tahmin edilirken en net itirazın GSYİH’sinin %1.3’ünü ayıran İspanya’dan geldiği biliniyor. İttifak içindeki en düşük orana sahip Madrid, yeni hedeften muaf tutulmak istiyor. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in, Lahey Zirvesi bildirisine “harcama hedefini isteğe bağlı hâle getirecek veya İspanya’yı %5 hedefinin uygulanmasından hariç tutacak daha esnek bir formül eklenmesi” önerisinde bulunduğu biliniyor.

Zelensky ve Trump’ın karşılaşmaması için önlemler

Ukrayna basını, Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky’nin NATO zirvesine davet edildiğini, ancak diplomatik statüsünde değişiklikler yapıldığını aktardı. Bu ayarlamanın Trump ile karşılaşmayı önlemek için yapıldığı öne sürüldü. Ayrıca salı akşamı Hollanda Kralı tarafından verilecek bir yemeğe katılması planlanıyor.

Ek olarak, zirve bildirisinin Rusya’yı hâlâ doğrudan bir tehdit olarak tanımlayacağı, ancak Ukrayna’nın NATO üyeliğine geri döndürülemez bir yolu olduğuna dair önceki açıklamaları tekrarlamayacağı da belirtildi.

Zirvede İran etkisi

Zirve öncesi, ABD’nin İran’ın nükleer tesislerini vurması tepkilere neden oldu. Müttefik ülkeler, İran’ı müzakereye davet ederken ABD’nin tavrı merak ediliyor. Orta Doğu’da giderek artan gerilimler, başta İran’la ticari ilişkileri olan ülkelerin zirveye katılmamasına yol açıyor.

Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba ile Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae-myung, ABD’nin İran’daki nükleer tesislere yönelik hava saldırısının ardından Orta Doğu’da artan gerilim nedeniyle zirveye fiziki olarak katılmayacaklarını aktardı. Japonya Dışişleri Bakanlığı, zirveye Ishiba yerine Dışişleri Bakanı İvaya Takeşi’nin katılacağını bildirdi.

‘Müzakere değil, savaş’

Siyaset Bilimci Burak Yıldırım, gerçekleşecek zirveye ilişkin, “ABD’nin NATO’ya bakış açısı geçen Münih Güvenlik Konferansı’ndaki hadiselerden farklı değil. Siyaset ve uluslararası ilişkiler içtihatlarının çok dışında bir kibirle yaklaşıyorlar. Silahlanmayla ilgili gündemler ön plana çıkabilir, %5 hedefi üzerinde konuşulur. Ancak herkes %5’e çıksa zaten kimse ABD’ye ihtiyaç duymaz” yorumunu yaptı.

Yıldırım, saldırının ayrı bir boyutu da olduğuna dikkat çekerek “AB yarın İran ile görüşecekti. Bu zirve de boşa çıkmış oldu. Birileri müzakere değil, savaş istiyor” diye konuştu.

‘Türkiye’nin rolü zorunluluk hâline geliyor’

Türk Atlantik Konseyi Genel Sekreteri Av. Emir Abbas Gürbüz, NATO ülkeleri arasındaki yük paylaşımı tartışmalarına değinerek “NATO’nun ‘GSYİH’nin %2’si savunma harcaması’ hedefini ancak 20’den fazla ülkenin tutturması, yük paylaşımı tartışmalarını gündemde tutuyor. Buna rağmen savunma harcamalarının %5’e çıkarılması da ABD’nin masaya getireceği gündemlerden biri. Mali konuların yanı sıra Trump yönetiminin NATO merkezli Ukrayna politikasından vazgeçmesi ve Avrupa’ya kendi güvenliğini sağlama sorumluluğu yüklemesi en büyük anlaşmazlık kaynağı” dedi.

Lahey Zirvesi’nden sonra NATO’nun gidişatını değerlendiren Gürbüz, “İki temel senaryo öne çıkacaktır. Birinci senaryoda ABD desteğini azaltır ama tamamen çekilmez, ikinci senaryoda ise Avrupa kendi savunma mimarisini kurmaya çalışır. Her iki durumda da Türkiye’nin Avrupa güvenlik stratejisinin vazgeçilmez parçası olması zorunluluk hâline geliyor” ifadelerini kullandı.