Tarih tekerrür mü ediyor?
Asıl soru şu: ABD'nin bu stratejik uyanışı, Osmanlı'nın geç kalan kapitülasyon karşıtı politikaları gibi, zamanında mı geldi? Yoksa Çin, tıpkı 19. yüzyılda Avrupa'nın Osmanlı'ya yaptığı gibi, ekonomik nüfuzunu çoktan sağlamlaştırdı mı?
Bir imparatorluk, başka güçlere tanıdığı imtiyazların sonuçlarını öngöremezse, sonunda kendi kurduğu sistemin kurbanı olur. Kanuni'nin diplomatik hamlesi nasıl uzun vadede imparatorluğun çöküşüne katkıda bulunduysa, Amerika'nın ekonomik açılımları da benzer riskler taşıyor.
Çin artık Osmanlı'dan imtiyaz koparan Avrupa devletleri gibi davranıyor - yardım değil, eşit ortaklık talep ediyor ve hatta bazı alanlarda yön vermeye başlıyor. Amerika'nın temel yanılgısı, tıpkı Kanuni'nin yanılgısı gibi, ekonomik imtiyazların sadece kısa vadeli kazanç sağladığını, uzun vadede güç dengesini değiştirdiğini görememekti.
Bugün uluslararası sistemde ülkeler, Osmanlı'nın son dönemlerinde olduğu gibi, büyük güçler arasında konumlanma telaşında. ABD, geleneksel düşmanları Rusya ve İran'a bile "bizimle olun" mesajı verirken; Avrupa bir Amerika'ya, bir Çin'e yakınlaşıyor. Çin ise çevresindeki ulusları kendi nüfuz alanına çekmeye çalışıyor.
Dünyada, Osmanlı'nın çöküş döneminde yaşanan büyük güç mücadelelerini andıran yeni bir döneme giriyoruz. Kapitülasyonların gölgesi yüzyıllar sonra farklı bir formda yeniden beliriyor.
Amerika, Çin'in artan etkisini sınırlamak için geç de olsa harekete geçti. Ancak soru şu: Bu hamle, Osmanlı'nın 19. yüzyıldaki kapitülasyonları kaldırma çabası gibi çok geç mi?
Tarih tekerrür ediyorsa, Amerika için bu yabancı bir senaryo değil; nihayetinde kendisi de bir zamanlar İngiltere'nin kolonisiydi ve bağımsızlığını kazanmıştı!
Dipnot: Yazarın Ekopolitik makalesinden yapay zekâ yardımıyla yeniden yazılmıştır. . https://www.ekopolitik.org.tr/cumanin-golgesinde-cin-yukselirken-amerika-robinson-mu-kalmak-istemiyor/