Blog

Yas abonelik olabilir mi?

Explore the latest trends, techniques, and tips to enhance your blogging skills and engage readers more effectively.

Yas abonelik olabilir mi?
Alara AI fotoğrafı
Alara AI sizin için özetliyor

Zeynep Çakır Tatar
“Teknoloji, insani kırılganlıklarımızla kesiştiğinde baştan çıkarıcı hale gelir… Dijital bağlantılar ve sosyalleşen robotlar, dostluğun sorumluluklarını taşımadan arkadaşlık yanılsaması sunabilir.

— Sherry Turkle, Alone Together

Netflix’in 2024 yapımı Wonderland filmi, tam da bu yanılsamanın dramatik bir temsili. Yönetmen Kim Tae-Yong’un imzasını taşıyan filmde, yapay zekâ destekli avatarlar sayesinde ölen yakınlarımızla yeniden bağ kurmak mümkün hale geliyor.

Fotoğrafta 'Wonderland' filminin afişinde yer alan kiş gözüküyor.
Netflix. Wonderland (2024)

Ancak bu bağ, sahici bir ilişki mi, yoksa algoritmaların şekillendirdiği bir duygusal konfor hizmeti mi? Filmin merkezindeki teknoloji şirketi Wonderland Inc’in sunduğu dijital yas hizmeti, seyirciyi sadece felsefi değil pazarlama açısından da birtakım sorularla baş başa bırakıyor. Tüketiciyle kurulan bağ artık ürünle değil, onun yitirdikleriyle kuruluyor. Yas, kişiselleştirilen bir hizmet; sadakat, veriyle yeniden üretilen bir duygu haline geliyor.

“Digital Afterlife Industry” (Dijital Ahiret Endüstrisi) artık bilim kurgu değil, yükselen bir sektör. Tomasz Hollanek ve Katarzyna Nowaczyk‐Basińska tarafından 2024 yılında yazılan bir makalede bu ekosistem üç aktör üzerinden açıklanıyor:

- Veri bağışçısı (ölmüş kişi),

- Veri alıcısı (yakınlar),

- Etkileşim sahibi (kullanıcı).

Geleneksel pazarlamada üretim ya da verimlilik kelimeleri ile anlatacağımız konuyu, varlık hissi ve duygusal süreklilik ifadeleri üzerinden anlatıyoruz.

Wonderland filmindeki bu yeni kullanıcı ekosistemi,  bir startup iş modeliyle tasvir ediliyor. Kullanıcılara, sevdikleriyle etkileşime geçme fırsatı sunuluyor; dijital avatarlar, kullanıcıların yüklediği verilerden kişilik örüntüsü oluşturuyor. Bu noktada pazarlama artık sadece ihtiyaç yaratma değil, anı yaratma ve anıyı tekrar yaşatma gibi derinleşmiş bir değer önerisine dönüşüyor.

Yapay zekâ destekli pazarlama uygulamaları artık sadece kişiselleştirme, içerik oluşturma veya duygu analizi gibi görevlerle sınırlı değil. Şirketler, müşterilerinin duygusal geçmişine, kayıplarına, ve özellikle boşluklarına odaklanan hizmetler geliştiriyor. Pazarlama literatüründeki klasik CRM (Customer Relationship Management) artık CEM (Customer Emotion Management) evresine geçmiş durumda. Wonderland Inc.’in sunduğu modelde, müşteriye bir ürün değil bir kişilik sunuluyor. Filmde de ifade edildiği gibi, tekrar yaratıldığında aynı kişi olmayan bir kişilik. Üstelik bu kişilik, kullanıcının geçmişine, belleğine, travmasına dokunuyor. Bu bağlamda, hizmet pazarlamasında strateji geliştirirken önümüze yeni bir frontier açılıyor:

-Zamanın ötesinde kişiselleştirme

- Kayıpla kurulan sadakat

-Veriyle inşa edilen yas mimarisi

Stok görselde, yapay zekâ personasına benzeyen bir robot kafası yer alıyor.
Kreatif Stok

Yas, artık sadece atlatılması gereken bir süreç değil; platform kapitalizminin içinde yeniden tanımlanan bir kullanıcı deneyimi. Filmin çarpıcı sahnelerinden birinde, küçük bir çocuk ölen annesinden habersiz şekilde “birlikte masal okumaya devam edelim” diyor. Bu duygusal talep, bir UX özelliğine dönüşüyor. Umut, artık bir his değil, bir hizmet.

Markalar bu noktada şu sorularla yüzleşmek zorunda:

- Duygular ürünleştirilip paketlenebilir mi?

- Kayıp, kullanıcı yolculuğunun bir parçası olabilir mi?

- Sadakat kartı yerine, sadakat acısı mümkün mü?

Wonderland senaryosu, etik tartışmalara da yol açıyor. Filmin evreninde yapay zekâ avatarlar, ölü olduklarının farkında değiller. Bu, travmayı önlemek için konmuş bir  “etik kural”. Peki, bu gerçekten etik mi yoksa bir tür “bilinç taklidi” mi?

Bu noktada bu ekosistem büyürken şirketlerin karşılaşacağı birkaç gerilim var:

-Ölmeyi kabul eden AI ile sonsuz yaşama arzusu arasındaki çelişki

-Veri bağışçıları ve alıcılarının hakları

-Hatıraların kime ait olduğu sorusu

-Gerçek ile simülasyon arasında kişisel kimliğin sınırları

-Tüm bu kuralları kim yazacak?

Yapay zekânın bilinçli olmayan bir “varlık taklidi” yapması, hizmetin sadece rahatlatıcı değil aynı zamanda etik olarak sorunlu bir bilinç inşasına mı dönüştüğünü sorgulatıyor. Gerçek ilişkiler, algoritmik kusursuzlukla rekabet edebilir mi? Örneğin, filmdeki  Jaong-in karakteri komada olan partnerinin yapay zeka avatarı ile defalarca konuşur ve zamanla şunu fark eder: gerçek kişiden ziyade kusursuz versiyonu tercih eder hale gelmiştir. Şimdi kimi deaktive etmek gerekir? Sadece felsefi olduğunu düşündüğümüz bu sorular, tüketici davranışı, marka stratejisi ve platform tasarımı alanlarında profesyonellerin karar vermek zorunda kalacağı sorular.

Yapay zekâ konseptli görselde bir robot kafası yer alıyor.
Kreatif Stok

Yas kimin için? Yaşayanlar için mi ölenlerin hatırası için mi?

Bu soruların kurgu olduğunu düşünebilirsiniz ama gerçek girişimlere bir dönelim mi?

HereAfter AI: Kullanıcıların sesli anılarını yapay zekâ aracılığıyla dijital bir sohbet deneyimine dönüştürerek ölüm sonrası iletişimi sağlıyor.

StoryFile: Kişilerin video röportajlarını yapay zekâ ile işleyerek onlarla sonradan interaktif diyalog kurulmasını sağlıyor.

Replika: Kullanıcıyla duygusal bağ kurabilen kişisel bir yapay zekâ arkadaşı sunarak dijital dostluk yaratıyor.

Özetle bu platformlar, insanların ya kendi dijital versiyonlarıyla ya da kaybettikleri yakınlarıyla etkileşim kurmalarını sağlıyor. Bu hizmetlerin sürdürülebilirliği ise, kullanıcı ile kurulan duygusal süreklilik ile mümkün.

Bunun yanında yapay zeka işlerimizi elimizden alırken bu tür yeni ekosistemler ile gelecekte yaratabileceği yeni mesleklere bakalım:

-AI temelli yas danışmanlığı

-Dijital miras yöneticiliği

-Anı simülasyonu tasarımı

-Duygusal UX yazılım mühendisliği

İş gittikçe gerçekçi hale geliyor ve bizi rahatsız ediyor, değil mi?

Kreatif Stok

Duygusal Yapay Zekâ, Platform kapitalizminin yeni silahı olacak gibi duruyor.

2024’te 2.74 milyar dolar olan duygu analizi odaklı yapay zekâ pazarı, MarketsandMarkets’a göre 2030’da  9.01 milyar dolara ulaşacak. Bu büyüme, yalnızca daha iyi reklam hedeflemesi anlamına gelmiyor. Hatta bu konu çoktan aşılmış gibi gözüküyor. Daha çok duygu bazlı sadakat üzerine kurulu yepyeni bir platform ekonomisine doğru gittiğimizi gösteriyor.

Netflix gibi devlerin bu tür içerikleri sahiplenmesi, bu dönüşümün pazarlama dünyasına ne kadar güçlü girdiğini de gösteriyor. Çünkü burada artık mesele sadece içerik sunmak değil; müşterinin geçmişine, travmasına, anısına ortak olmak.

 Sonuç olarak temel bir soruya geliyoruz: Markalar Anıları Satabilir mi?

Yapay zekânın pazarlama dünyasında artık üç evresi var:

-Kişiselleştirme

-Tahminleme

-Duygusal süreklilik

Wonderland’in sunduğu model, bu üçüncüsünün ticari ve etik boyutlarını bir arada tartışmamızı sağlıyor. Yas abonelik olabilir mi? Anı pazarlanabilir mi? Hatıralar kişisel veri sayılır mı?

Markalar artık sadece ne sattıklarını değil, kimin kaybını yaşattıklarını da düşünmek zorunda. Duygularla pazarlamanın yeni çağında, pazarlamacılar bir ürün değil, bir boşluğu nasıl dolduracaklarını öğrenmek zorunda kalacaklar.

Bu yazı ilginizi çektiyse bunlara da bakabilirsiniz:

Emotional AI Market Reports

Article: ResponsibleApplications of Generative AI in the Digital Afterlife Industry

Derin Bakış Bülteni her pazar e-posta kutunda

Teşekkür ederiz!
Oops! Bir şeyler ters gitti.

Asla spam email atmayacağız.

Neler bulacaksın 👇

10+ haftanın gündemi

2+ yaşam seçkisi

1+ Scrolli'de öne çıkanlar