Blog
Explore the latest trends, techniques, and tips to enhance your blogging skills and engage readers more effectively.
Göl kıyısında, eski püskü sandalyelerle dizilmiş küçük bir çay bahçesinde oturuyorduk. Yakındaki bir tesiste bekçilik yapan 55 yaşındaki Abdulkadir Amca,gözlerini gölün maviliğine dikmişti. Onu görür görmez Van Gölü Canavarı hakkında soru sordum. Gözlerini uzaklara çevirdi ve sakin bir sesle konuştu:
“Ben onu hiç görmedim ama çok istiyorum. Her gün göle bakıyorum... Belki birgün çıkar diye. O yüzden hep dikkatliyim.”
Canavarı nasıl hayal ettiğini sorunca, gözlerini gölden ayırmadan cevap verdi:
“Simsiyah, kocaman bir yaratık. Öyle küçük bir şey değil. Suda bir yerlerde saklanıyor. Görürsem hiç vakit kaybetmem, hemen devlet ekiplerine haber veririm.”
Bir süre sessizlik oldu. Sonra başını sallayarak ekledi:
“Durmadan bakıyoruz ama henüz görünmedi. Belki sadece görmek isteyenlere görünüyor…”
Van Gölü Canavarı sadece çocukların hayal gücünde dolaşan bir yaratık değil. Kimi için geçmişle kurulan bir köprü, kimi için sabırla beklenen bir ihtimal… Bu yazıda, efsanenin Vanlılar için ne anlama geldiğini, halkın hafızasında nasıl iz bıraktığını keşfe çıkıyoruz. Röportajlar, arşiv belgeleri, bir uzmanın görüşü ve dijital dünyadaki yansımalarıyla, gerçeğe dönüşmüş bir söylentinin izini sürüyoruz.
Van Gölü Canavarı’na dair en eski belgelerden biri, İstanbul’da yayınlanan Saadet Gazetesi’nin 29 Nisan 1889 tarihli sayısında yer alıyor. Gazete arşivlerinde rastladığım bu haberde, gölde abdest almak isteyen bir adamın bir deniz canavarı tarafından göle sürüklendiği anlatılıyor.
Adam çığlık atarak arkadaşlarından yardım istiyor. Arkadaşları onu kurtarmaya çalışırken, canavarın adamın topuğundan dizine kadar sarıldığını görüyorlar. Çaresizlik içinde ateş yakıyorlar ve canavarın kuyruğunu tutuşturuyorlar. Canavar alevle birlikte adamla beraber 20-25 metre yükselip suya dalarak gözden kayboluyor.
Bu tarihi kayıt, efsanenin yalnızca sözlü anlatılarda değil, yazılı belgelerde de derin köklere sahip olduğunu gösteriyor.
Akşam üzeri göl kıyısında yürürken yaşlı bir adamla göz göze geldik. Bastonuna dayanmış, güneşe karşı göle bakıyordu. Adı Hasan, 68 yaşında.
“Benim gözümde Van Gölü Canavarı balığa benzer ama gözleri yılan gibi bakar. Suyun altından ağır ağır çıkıp başını gösterir ama kimse tam göremez. Zarar vermez ama uzun uzun da kalmaz.”
Bir süre sustuk, birlikte göle baktık.
“Belki de bu göl o kadar derin ki, insanlar ister istemez bir şey arıyor içinde,” dedi. “Kimi için canavar, kimi için sır. Ama hepimizin ortak hayali.”
Van Gölü Canavarı, çocukların hayal gücünde de yaşıyor. Göl kıyısındaki parkta oynayan 9 yaşındaki Elif’e canavarı sordum, gözleri parladı:
“Bence canavar büyük ve yeşil, uzun boynu var, suyun içinde saklanıyor. Ama korkmuyorum, çünkü iyi canavarlar da olur!”
Van Gölü Canavarı, sokaklardan dijital dünyaya da taşındı. Instagram ve X(eski Twitter) platformlarında Vanlı gençler, canavarı mizahi içeriklerle yaşatıyor:
“Canavar çıktı, gölden pide çaldı, kayıplara karıştı!”
“Van Gölü Canavarı mı? Asıl biz birbirimizden korkuyoruz!”
Bu paylaşımlar, efsanenin sadece bir korku ögesi değil; aynı zamanda kolektif bir kimlik ve eğlence unsuru olarak benimsendiğini gösteriyor.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top ile telefonda konuştum. Efsaneyi ve halkın anlatılarını aktardığımda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Büyük su kütleleri çevresindeki toplumlarda bu tür efsaneler çok yaygındır. Çünkü insanlar bilinmezliğe anlam yüklemek ister. Bu bir tür kolektif ihtiyaçtır. Korkularını, aidiyetini ve yerle kurduğu bağı temsil eder.”
“Van Gölü Canavarı folklorun canlı damarlarından biri. Ne kadar görünmez olursa olsun, kültürel etkisi çok görünür.”
15 yıldır Van’da turist rehberliği yapan Serdar şunları söylüyor:
“Bazen turlarda canavar hikâyeleri anlatıyorum. Eğlenceli bir dil kullanınca turistler bayılıyor. Özellikle çocuklu aileler çok seviyor. Sırf Van Gölü Canavarı’nı merak edip gelenler oluyor. Fotoğraf çektirmek için özel figürler arayanlar da var.”
Serdar Bey de bu efsanenin şehrin tanıtımında güçlü bir araç olduğunu düşünüyor:
“Biraz daha ciddiye alınsa, yaratıcı etkinliklerle Van’a ciddi katkı sağlar. Canavarlı bir festival mesela… Neden olmasın?”
Van Gölü Canavarı artık sadece anlatılarda değil; heykellerde, kardan figürlerde ve sanat eserlerinde de hayat buluyor.
Van’ın Gevaş ilçesinde, kavşak ortasına yerleştirilen 4 metre yüksekliğindeki canavar heykeli, ilk versiyonlarında eleştirilmiş,“benzemiyor” denerek birkaç kez yenilenmişti. Ancak bugünkü haliyle hem yerli halk hem de turistler için bir fotoğraf noktası hâline geldi. Bu tür figürler, çevredeki esnaf ve işletmelere dolaylı yoldan ekonomik katkı sağlıyor.
Edremit Belediyesi'nin temizlik ekipleri tarafından yapılan dev kar canavarı figürü, sosyal medyada büyük ilgi gördü. Okullarda öğrenciler tarafından yapılan kardan canavarlar da yerel haberlere konu oldu.
En dikkat çekici çalışmalardan biri ise, İranlı sanatçı Ali Mutii tarafından hurda metal parçalarla yapılan Van Gölü Canavarı heykeli. Hem çevreci mesajı hem de sanatsal değeriyle öne çıkan bu heykel, şehrin merkezinde sergilenerek çok sayıda turistin ilgisini çekti.
Efsanenin sokaklara taşması, Van Gölü Canavarı’nın sadece görülmeyi bekleyen bir varlık değil; ekonomik bir değere dönüşen bir kültürel miras olduğunu gösteriyor.
Kültürel ve ekonomik yansımaların her zaman güçlü kaldığı da söylenemez. Sokakları gezip esnafla konuşurken, canavara dair hediyelik ürünler satan çok eski bir dükkânı bulmak istedim. Tarif ettiler; daha önce benim de dikkatimi çekmişti. Küçücük, bir kişinin zar zor sığabileceği bir yerdi. İçerisi magnet, kupa, anahtarlık gibi figürlerle doluydu.
Ama artık orada değildi.
Sorduğum esnaflardan biri içini çekerek söyledi:
“O dükkân da kapandı. Betonun ortasında fazla dayanamadı.”
O küçük dükkânın kapanışı sadece ticari bir mesele değil, canavarı yaşatan kültürel belleğin zayıflamasıydı bir bakıma. Halkın yarattığı, çocukların hayal ettiği, turistlerin merakla sorduğu bu efsanenin temsilcileri, kentleşmenin sert duvarları arasında bazen kayboluyor.
Bugün Van Gölü Canavarı, şehrin kolektif belleğinde yaşayan bir figür.
“Biri bana ‘Vanlı mısın?’ deyince hemen ardından ‘Canavarı gördün mü?’ diye soruyorlar. Alıştık artık. Bu bizim esprimiz, kültürümüz,” diyor genç bir Vanlı.
Gün batarken göl yüzeyi neredeyse hareketsizdi. Sanki içinde hâlâ bir şeyler saklıyormuş gibiydi.
Gün boyunca farklı yaşlardan, farklı mesleklerden insanlarla konuştum. Kimi canavara inanıyordu, kimi sadece çocuklara anlatılan bir masal diyordu. Ama hepsinin içinde ortak bir his vardı: Bu hikâye Van’a aitti.
Belki gölden çıkan bir yaratık yok. Ama bu efsanenin çevresinde oluşan kültür, göl kadar gerçek.
Çocukların hayalinde, yaşlıların gözlerinde, ya da gece göle bakan birinin içinde kıpırdayan o tuhaf histe...
Canavar belki yok ama yarattığı etki çok gerçek.
Asla spam email atmayacağız.
Neler bulacaksın 👇
10+ haftanın gündemi
2+ yaşam seçkisi
1+ Scrolli'de öne çıkanlar