Sadece Yarın podcast serisinin yeni bölümü yayınlandı. Programa konuk olan Anadolu Ajansı muhabiri Büşra Begçecanlı, devletlerin yapay zekâya nasıl yaklaştığını ve bu alandaki düzenlemeleri derinlemesine ele aldı. Begçecanlı, devletlerin yapay zekâ şirketlerini giderek daha büyük bir risk olarak gördüğünü belirterek, veri toplama konusunu bu riskin başında saydı. Devletlerin, yapay zekâ teknolojilerinin hızla gelişmesi karşısında dizginleme ihtiyacını geç fark ettiğini vurguladı.
Begçecanlı, bu bölümde Amerika, İngiltere, Çin, Avrupa Birliği ve Türkiye'nin yapay zekâya yaklaşımlarını karşılaştırarak, her bölgenin kendine özgü düzenlemeler geliştirdiğini belirtti. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri, Yapay Zekâ Güvenlik Enstitüsü ve Konsorsiyumu ile yapay zekâ geliştiren şirketlerle işbirliği yapma yolunu tercih ederken, Avrupa Birliği daha katı ve sınırlayıcı yasalarla bu alanı düzenlemeye çalışıyor. Çin ise tamamen devlet kontrolündeki bir yapay zekâ stratejisi izliyor, teknolojiyi ulusal güvenlik meselesi olarak görüyor.
Begçecanlı’nın açıklamalarına göre, devletler ve yapay zekâ şirketleri arasındaki ilişki bir kumar masasına benziyor; güven eksikliği olsa da iş birliği kaçınılmaz. Begçecanlı, bu durumu şu sözlerle dile getiriyor: "Şirketler gelişmeye başladıkça, devletler bu şirketleri dizginlemesi gerektiğinin farkına varmaya başladılar. Bu konu, konsorsiyumlar oluşturmak, ulusal ve uluslararası kurullar kurmak gibi konular 2-3 senedir konuşuluyor. Ancak devletler, bu farkındalığa oldukça geç ulaştı; çünkü bugünkü yapay zekâ uygulamalarının başlangıcı 2007-2010 yıllarına dayanıyor. Devletler ise dizginlemenin gerekliliğini ancak 2023-2024 yıllarında fark edebildiler. Bu geç kalınmış farkındalık, gelecekte daha büyük sorunların habercisi olabilir."
Podcast’te ayrıca, Türkiye'nin 2024-2025 yıllarını kapsayan ulusal yapay zekâ strateji eylem planı da ele alındı. Bu planın odak noktaları arasında yapay zekâ uzmanlarının yetiştirilmesi, girişimcilik ve araştırma konularının geliştirilmesi, Türkçe dil modelinin oluşturulması ve veri yönetimi yer alıyor. Türkiye, bu stratejiyle yapay zekâ alanında küresel bir oyuncu olmayı hedefliyor.
Teknopolitika nedir?
Bölümde bahsedilen teknopolitika kavramı, teknoloji ile siyasetin kesişim noktasında yer alan bir disiplin olarak öne çıkıyor. Bu alan, teknolojik gelişmelerin devlet politikaları üzerindeki etkilerini ve bu politikaların toplumsal, ekonomik, ve kültürel boyutlarını inceliyor. Yapay zekâ, biyoteknoloji, siber güvenlik gibi alanlar, teknopolitikanın temel inceleme konularıdır. Teknolojinin hızla ilerlemesi, devletlerin stratejik kararlarını şekillendirirken, aynı zamanda küresel rekabeti de artırmaktadır.
Teknopolitika, sadece teknolojiyi kullanan politikalarla sınırlı kalmaz; aynı zamanda teknolojinin kendisinin bir politik aktör olarak nasıl rol oynadığını da araştırır. Bu disiplin, devletlerin teknolojiye dair düzenlemeleri, uluslararası işbirliklerini, güvenlik stratejilerini ve toplumsal etkilerini anlamamıza yardımcı olur. Teknolojik yenilikler, ulusal güvenlikten bireysel özgürlüklere kadar geniş bir yelpazede derin etkiler yaratmaktadır.