Kendi nehrine dönmek: 'One Deep River'

Mark Knopfler'ın son stüdyo albümü ne sunuyor?

Alara AI fotoğrafı
Alara AI sizin için özetliyor

Ilgaz Fakıoğlu
28 Nisan, 2024

Yazdan kalan hafif bir meltem, rüzgarın getirdiği denizle karışmış dağ kekiği kokusu ve henüz çocukluk yaşta sahil kasabası hayatından büyük şehre geçişin burukluğu. 90'ların çocukluğundan daima aklımda kalan; İzmir, Karaburun'dan İstanbul'a ailecek ilk geldiğimiz yolculuğun hatırasıydı. Zaman ve mekândan bağımsız olarak çocukluğumun rüzgarını hissettiren, her zaman aynı saflıkta kalan birçok şeyin büyüsüne erken kapıldım. 74 yaşındaki Mark Knopfler'ın onuncu stüdyo albümü ''One Deep River''ı dinlerken bu büyü bana yeniden kendisini hatırlattı. Hayatın, manzaranın ve her şeyin en dengeli biçimde olduğu Ege kıyıları, hüzün ve özgürlükle karışık biçimiyle gözümün önüne geldi.

İzmir, Karaburun
Karaburun
Faik Sarıkaya, Attribution, via Wikimedia Commons

Mark Knopfler

Dire Straits ile global başarıya ulaşan Knopfler, grup dağıldıktan sonra solo kariyerine adım atarak yapabileceği en iyi tercihlerden birini yaptı. Dire Straits ile birlikte 120 milyonun üzerinde albüm satışı gerçekleştiren sanatçı, solo kariyerinde de "Golden Heart", "Sailing to Philadelphia", "Kill to Get Crimson’’ gibi kendisine ait stüdyo albümleri ile müzik dünyasındaki yerine yeni bir boyut ekledi. Knopfler; solo kariyeri döneminde 2005 yılında Dire Straits ve Mark Knopfler'ın en iyi şarkılarını içeren "Private Investigations: The Best of Dire Straits & Mark Knopfler" adlı bir derleme albümü piyasaya sürdü. Bu albüm, sanatçının solo ve film müzikleri dâhil olmak üzere geniş bir yelpazedeki çalışmalarını kapsadı.

Mark Knopfler
Raph_PH, CC BY 2.0 <https://creativecommons.org/licenses/by/2.0>, via Wikimedia Commons

'One Deep River'

"Tyne'ı geçmek her zaman aklınızdadır. Ya dışarı çıkıyorsunuz ya da geri dönüyorsunuz ve bu çocukluğunuzla bağlantı kurar." Knopfler, son albümünü böyle özetliyor. İngiltere, Newcastle-Tyne'a çok yakın bir yerde, Blyth'da büyüyen Knopfler, albüm kapağında şehrin ünlü kemerli köprüsünü sergilemekten geri durmamış. Albüm aslında herkesin kendine ait bir nehri olduğunu ve geçtiğiniz sandığınız o nehre bir gün döneceğinizi anlatıyor. Knopfler’ın İngiltere’deki nehri bu albümde sadece kendisi için akmıyor; herkesin kendi nehrine dönüş yolculuğunu da beraberinde getiriyor. Onuncu stüdyo albümdeki güzellikler, Knopfler'ın müzikal peyzaj yaratma ustalığına ve dinleyicileri duygusal bir yolculuğa çıkarma yeteneğinde yatıyor.

Bir olgunluk eseri

‘'One Deep River’' kişisel gözdem olan ‘’Down the Road Wherever’’ albümünden tam olarak altı sene sonra, Nisan 2024’te yayınlandı. Albümün incelemesine geçmeden belirtmeliyim; ‘One Deep River’ tam anlamıyla bir olgunluk eseri. Bir akşamüstü dinginliğine yakışan, ‘ceketini asan’ ve kendi sakinliğini tercih eden bir beyefendi albümü. Guy Fletcher’ın ortak yapımcılığında hazırlanan albümün ilk kısmında yer alan ‘’Two Pairs of Hands’’, ‘’Ahead of the Game’’ ve ‘’Scavengers Yard’’ albümün en dinamik şarkılarını oluşturuyor. Albümün geri kalan akışı yatıştırıcı, dingin melodiler ve tempo ile ilerliyor. ‘’Watch Me Gone’’, ‘’Black Tie Jobs’’ ve ‘’One Deep River’’ albümün hikâyesini hem söz hem müzikle dinleyicilere aktarıyor. Blues ve country tarzları arasında kendine iyi bir yer edinen albüm, genel dinleyici deneyimi için de iyi bir prodüksiyon kalitesi sunuyor. Şarkı sözlerinin sunduğu hikâye ise Knopfler’ın sadece iyi bir gitarist olmadığını, aynı zamanda şarkı yazma becerisinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.


AI destekli haftalık haber özeti, her pazar e-posta kutunda

* zorunlu alan
İletişim izinlerinizi dilediğiniz zaman güncelleyebilirsiniz


Onuncu stüdyo albüm ''One Deep River'' müzikal çeşitlilik olarak ''Down the Road Wherever'', ''Kill to Get Crimson'' ve ''Privateering' gibi sanatçının önceki solo albümlerinin gerisinde kalsa da, kendi hikâyesi ve dinginliğiyle öne çıkıyor. Giderek karmaşaya, hıza ve tüketime boğulduğumuz bir dünyada ‘'One Deep River’' hayatta kendi sesini bulan ve bundan keyif alan bir sanatçının yolunu yansıtıyor. Gözükmek, fark edilmek, başarılı olmak gibi temel dürtüler altındaki yaşamlarımıza kendi özgürlüğünü ve hikâyesini ileten Knopfler’ın çalışmasının birçok insanı kendi nehrine götüreceğini düşünüyorum.

İyi dinlemeler,

Uzun Okumalar