Blog

Dijital medyanın yeni değeri: Derinlik

Explore the latest trends, techniques, and tips to enhance your blogging skills and engage readers more effectively.

Dijital medyanın yeni değeri: Derinlik
Alara AI fotoğrafı
Alara AI sizin için özetliyor

Can Semercioğlu

Bir içeriği en son ne zaman gerçekten okudunuz? Okudunuz derken, hani böyle içeriğin ortasına gelip bir kahve koyup geri döndüğünüz, belki üzerine notlar aldığınız, hatta sonra arkadaşınıza “Şurada şöyle bir şey diyordu” diye anlatmak istediğiniz, size sohbet konusu da olan bir içerik?

Büyük ihtimalle azdır. Çünkü şu anki medya düzeni tamamen hıza odaklanmış durumda. Büyük ölçüde çarpıcılığa odaklanan, sadece başlıklarla ve bir iki cümleyle bize belki de kocaman bir konuyu anlatmak isteyen içerik yağmurunun ortasındayız.

Medya artık kullanıcıların ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Olsun. Daha yavaş, daha derin, daha iddialı bir yayıncılık modeli yavaş yavaş yükseliyor. Derinlemesine yayıncılık diyelim adına.

Fotoğrafta beyaz gömlek giymiş bıyıklı bir adam laptop başında gazete okurken gözüküyor.
Kreatif Stok.

Klasik dijital medyanın değer önerisi artık geçerli değil

Klasik dijital medya şöyle çalışıyor: Günde 10 içerik üret, SEO’ya oynayan başlıklar at, sosyal medyayı ajitasyona boğ, bol bol bağır, algoritmayı yakala, trafiği kovala. Neredeyse her birinin kullandığı dil, görsel tasarım bile aynı. Logolarını silseniz içeriğin kime ait olduğunu bile zor anlarsınız.

Ama mesele şu: Medya bu oyunu dijitalleşme serüveninin başından beri oynadı, oynamaya da devam ediyor. Bu oyunda kazanan da olmadı, hatırlanan da. Kimse dün gördüğü 37’nci içeriği hatırlamıyor. Dolayısıyla halihazırdaki dijital medyanın elle tutulur bir değer önerisi olsa olsa birkaçında vardır.

İşte tam da burada derinlemesine yayıncılık güçlü bir değer önerisi sunuyor: Sadık topluluklara anlamlı, bağlamsal ve düşünceye alan açan içerikler sunarak güvene dayalı, sürdürülebilir bir yayıncılık ve ilişki.

Beyaz gömlek ve şık bir saat takmış saçını arkadan toplamış inci kolyeli bir kadın, laptop'undan keyifli bir şey izliyor.
Kreatif Stok.

Doğru hedef kitle için yayıncılık

Derinlemesine yayıncılık içeriğin sayısıyla değil, etkisiyle ilgilenen bir yaklaşım. Kitleye seslenmiyor, toplulukla konuşuyor. Düşünmeye ve odaklanmaya alan açıyor. Tam da bu yüzden daha az kişiyle ama daha gerçek bir bağ kurabiliyor.

Kullanıcılar da dönüşüyor tabii. Evet, kısa video alışkanlığı her yerde belki ama bu herkesin sadece “hız” istediği anlamına gelmiyor. Aksine hız artık teknolojisiyle, algoritmalarıyla, platformlarıyla medyanın getirdiği bir çözüm olmaktan çıktı, sorunun yeni adı haline geldi. Dikkatimizin medya ve tarafından nasıl çalındığına yönelik çok sayıda kitap ve yayın var, Türkiye’de ve globalde çocukları sosyal medyadan korumaya yönelik hareketler var.

Rakamlar da kullanıcı dönüşümünü gözler önüne seriyor. 2023 Reuters Digital News Report, kullanıcıların %22’sinin haberleri derinlemesine takip ettiğini söylüyor. Ama bu %22 var ya, işte onlar kalıyor, öneriyor, destekliyor. O %22’lik kesim sayesinde Substack patladı, o yüzden podcast dinleme oranları yükseliyor, o yüzden insanlar içeriğe para vermeye başladı.

Yani mesele herkesin ilgisini çekmek değil. Doğru insanların dikkatini kazanmak. Derinlemesine yayıncılığın farkı da burada. Kullanıcıların ihtiyaçlarını görebiliyor, medyanın sistemik sorunlarına karşı gerçekçi bir çözüm üretebiliyor.

Derin yayıncılık neye odaklanır?

Derinlemesine yayıncılık, hızla akıp giden gündem karşısında durup düşünmemizi sağlayan bir yaklaşım. Sadece haberin ne olduğunu değil, neden olduğunu anlamaya çalışır. Gündemi yüzeysel şekilde aktarmak yerine, olayların arkasındaki sebepleri, bağlantıları ve etkileri derinlemesine ele alır. Böylece okuyucuya sadece bilgi vermekle kalmaz, aynı zamanda düşünmesi için bir zemin yaratır. Bu yayıncılık biçimi, içerik üretiminden çok içerik düşünme ve sorgulamaya odaklanır; çünkü gerçek değer, anlattığımızın ötesinde ne kadar düşündürdüğümüzdür.

Bu yayıncılık, gündemin kırıntılarını kovalamıyor. Olayın bağlamına, derinliğine, insanına bakıyor. Üç günde çürüyen içerik değil, üç yıl sonra da açılıp okunacak işler üretiyor.

Kevin Kelly’nin "1000 True Fans" teorisini bilirsiniz. Her ay 5 dolar veren 1000 kişi seni yaşatır. Reklamverene değil, okuruna yaslanırsın. Trend kovalamazsın, gündemi sen kurarsın.

Dünyada bu alanda kimi iyi örnekler var:

- İngiltere’den Tortoise Media az sayıda ama longform içerikler yaratıyorlar. Abonelerini de haber üretim sürecine dahil ediyorlar. Şimdi ise Observer tarafından satın alındılar.

- Danimarka’dan Zetland mesela, dijital medyayı adeta bir slow food olarak görüyor, günde bir içerik yayınlıyor. Kullanıcı başına gelirleri ise The Guardian’dan daha fazla.

- ABD’den The Pudding hikayeleri veriyle, grafiklerle, etkileşimli sayfalarla anlatıyorlar. Derinliğe farklı bir boyut katıyorlar.

Türkiye’de ise bu alanın en önemli ve belki de tek oyuncusu Scrolli. Yukarıdaki örneklerin hepsinden farklı özellikleri bünyesinde barındırıyor. Aynı zamanda global bir vizyonla hareket ediyor.

Fotoğrafta ha erodası ve ajansa dair ofis görüntüsü gözüküyor.
Kreatif Stok.

Derinlemesine yayıncılık: Risk mi? Evet. Ama anlamlı.

Bu kolay bir model değil. Kendini herkese gösteremezsin (zaten böyle bir derdin de olmaz), büyümen ve sürdürülebilir bir finansal model oturtman zaman alır. Ama kime ulaştıysan onunla birlikte yürürsün. Abonelerin seni sadece okumaz, anlatır, bir parçan olur.

Abonelerini sadece bilgilendirmezsin, dönüştürürsün, onlara bakış açısı verirsin, ele aldığın konuda derinleştirirsin. Dolayısıyla ürettiğin şey artık içerik olmaktan çıkar, etkiye dönüşmüş olur.

Bu yazıyı buraya kadar okuduysanız siz de o %22'lik derinlemesine içerik talep edenlerdensiniz. Ve bu yeni yayıncılık modelini şekillendirecek kişiler de sizsiniz.Çünkü derinlik, talep edildiği yerde büyür.

Derin Bakış Bülteni her pazar e-posta kutunda

Teşekkür ederiz!
Oops! Bir şeyler ters gitti.

Asla spam email atmayacağız.

Neler bulacaksın 👇

10+ haftanın gündemi

2+ yaşam seçkisi

1+ Scrolli'de öne çıkanlar