Blog

Deprem bilimcileri ayrıştıran deprem: Kim, ne söyledi?

Explore the latest trends, techniques, and tips to enhance your blogging skills and engage readers more effectively.

Deprem bilimcileri ayrıştıran deprem: Kim, ne söyledi?
Alara AI fotoğrafı
Alara AI sizin için özetliyor

Yaşar Özer

23 Nisan Çarşamba günü meydana gelen merkez üssü Silivri açıkları olan deprem, Türkiye’nin bir anlamda unutmuş olduğu deprem gerçeğini bütün ciddiyetiyle hatırlatmış oldu. 6.2 büyüklüğündeki deprem saat 12:49’da gerçekleşti ve İstanbul’un yanı sıra Marmara Bölgesi’ndeki pek çok ilde hissedildi. Depremi takiben gün boyunca büyüklüğü 5.9’a kadar ulaşan yüzün üzerinde artçı sarsıntı kaydedildi. 300’den fazla insanın yaralandığı deprem sonucunda neyse ki can kaybı yaşanmadı.

Vatandaş olarak GSM operatörlerinin yine sınıfta kaldığı, insanların evlerine dönmeye çekindiği bir ortamda İstanbul’un depreme hazırlık ve toplanma alanları konusunda hâlâ ne kadar zayıf olduğu gerçeği ile bir kez daha yüzleştik. Gün boyunca milyonların en çok merak ettiği şey ise uzmanların iki dudağından çıkacak sözlerdi.

En önemli soru şuydu: Bu deprem büyük İstanbul depremini tetikler mi?

Uzmanlar konuştukça şöyle bir başlık ansızın belirdi: “Deprem bilimcileri ayrıştıran deprem”

Peki, kim ne söyledi?

Naci Görür: 'Büyük depremin habercisi olabilir'

Prof. Dr. Naci Görür’ün X hesabından yaptığı ilk açıklama büyük Marmara Depremi’ni işaret ediyordu. “İstanbul’da Marmara Denizi’nde, Kumburgaz fayı üzerinde değişik büyüklükte çok deprem oluyor” diyen Görür, “Bunlar Marmara’da beklediğimiz büyük deprem değil. Bunlar bu fayın biriktirdiği stresi artırıyor. Yani kırılmaya zorluyor. Burada asıl deprem daha büyük ve 7’nin üzerinde olacak” dedi.

“Deprem deprem olduğu zaman konuşulmayacak kadar önemli bir konu” diyen Görür, “Depremin olmadığı zaman konuşup önlem almak lazım. Kentsel dönüşüm, bina yapmak kenti depreme hazırlamak değildir. Deprem dirençli kent apayrı şeydir. Artık gerekeni halk yapmalıdır. Yapacağı şey gözetim ve denetimdir” ifadesini kullandı.

Görür’e gün içinde pek çok insandan “evimize girebilir miyiz?” diye soru gelmiş, X hesabından şöyle yanıt vermişti: “‘Evimize girelim mi, girmeyelim mi?’ diye soruyorlar. Asistanıma da çok soru geliyormuş. Cevap şudur: Resmi organların ‘bu binaya girmeyin’ dediği yerlere kesinlikle girmeyin. Resmi organlarca mühürlenmiş yerlere girmeyin. Evinizde çatlak, yarık varsa girmeyin. Evinizden gece kolon, kirişlerden sesler geliyorsa girmeyin. Kolon, kirişlerde patlak, çatlak ve kırık varsa girmeyin. Aksi halde eviniz girin.”

Celal Şengör: 'Hiçbir tehdit alamayız, finito'

Prof. Dr. Celal Şengör ise depremin ardından gazeteci Fatih Altaylı’ya konuk oldu ve şahsına münhasır açıklamalar yaptı. Deprem için "iyi davranan bir deprem" ifadesini kullanan Görür, asıl büyük tehlikenin henüz gerçekleşmediğini vurguladı. Şengör de bu anlamda Naci Görür ile benzer bir aksta yer almış oldu.

“Bana ‘Ne tedbir alabiliriz’ diye soruyorlar” diyen Şengör’ün yanıtı şöyleydi: “Çok geç, hiçbir tedbir alamayız, finito. Yarın olursa deprem ne yapacağız? Buradaki depreme hazırlanmak için çok geç. 1999'dan bu yana havanda su dövdük ve çok akılsızca işler yaptık.”

Şengör, olası büyük İstanbul depremi hakkında da analiz yaptı. “Batı’dan Doğu’ya doğru uzanan bir fay hattı üzerinde meydana gelmesinin beklendiğini söyledi. Şengör, fayın tamamının kırılması durumunda depremin büyüklüğünün 7.6’ya ulaşabileceğini açıkladı. Şengör’e göre özellikle risk altında olan bölgeler Avcılar ve Yeşilköy’dü.

Şengör’ün konuşmasındaki önemli başlıklardan biri de Kanal İstanbul’du: “Kanal İstanbul, 8.0 yıkıcılıktaki bölgede. Kanala tsunami gelirse tarumar eder. Kanalın betonu kırılırsa, deniz suyu yeraltı suyuna karışır, facia olur. Kanal İstanbul'a kesinlikle müsaade edilmemesi lazım.”

Şener Üşümezsoy: 'Başka bir deprem riski yok'

Naci Görür ve Celal Şengör’ün açıklamalarının ardından sosyal medyada ne söyleyeceği merak edilen bir isim öne çıktı. Prof. Dr. Şener Üşümezsoy depremden üç hafta önce Silivri ve Kumburgaz için uyarıda bulunmuş ve o bölgede 6.0-6.5 büyüklüğünde bir deprem olabileceğini söylemişti. Bu ifadeleri kullandığı video sosyal medyada dolaşıma girdi. İstanbul’la ilgili umutlu sözlere ihtiyaç duyan herkesin merak ettiği isim oldu. Üşümezsoy, Halk TV’ye telefonla bağlandı. Açıklamaları Görür ve Şengör’den çok farklı bir portre çiziyordu.

“Şimdi çıkacaklar büyük deprem geliyor gibi şeyler söyleyecekler” diyen Üşümezsoy, şöyle konuştu: “İstanbul’da bundan daha büyük deprem beklemiyoruz. 99’dan beri söylediğim de bu. Yegâne 6.5’luk deprem taşıyabilecek yapı 30-40 kilometrelik bir faydı. O fay da işte kırıldı. O zaman başka bir fay yok. İstanbul’a gelen Adalar fayında bir risk yok. 1912’de Tekirdağ-Silivri’deki fay kırılmıştı. Marmara’nın güneyinde de 1894’te fay kırılmıştı.”

Marmara’daki fayların büyük ölçüde stresini yitirdiğini söyleyen Üşümezsoy’a göre İstanbul’da büyük deprem riski yoktu. Bu açıklamalar 23 Nisan İstanbul depreminin “deprem bilimcilerin ayrıştığı deprem” olarak tarihe geçmesine neden oldu.

Üşümezsoy’un açıklamaları özellikle ekonomik krizin bu kadar derinleştiği bir Türkiye’de sabit ya da dar gelirli insanların içine bir nebze de olsa su serpti. Üşümezsoy inatla “Bu fay 6.5'i geçen deprem yapamaz” demeye devam ediyor. Kumburgaz çukurundaki fayın risk taşıdığını söylese de bu riskin, çok büyük deprem riskinden ziyade depremin etkileneceği bölgelerin zemininden kaynaklandığını söylüyor.

Cenk Yaltırak ayrışmaya dikkat çekti: 'Anlamlı değil'

Prof. Dr. Cenk Yaltırak ise Marmara Denizi'ndeki deprem riskinin devam ettiğini ve bu riskin doğru bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Yaltırak ayrıca deprem bilimciler arasındaki ayrışmaya da dikkat çekti: Yarın deprem olacak ya da artık olmayacak demek Marmara Bölgesi gibi onlarca fayla dolu bir yerde anlamlı bir bilgi değildir."

“Şimdiye kadar yaptığımız olası depremlerin tüm fayları bir arada kırma ihtimalinde ulaşılacak büyüklük Mw 7.8'dir” diyen Yaltırak, devam eden deprem tehdidine dikkat çekti:

"Söylenecek şeylerin arasında en önemlisi, sürekli üzerinde her geçen yıl 20 mm hareketin biriktiği ve en son depremi 1766'da olmuş bir segmentin halen bir kısmında ara ara olan deprem serileri sürmeye devam edecektir. Ta ki ana şok gerçekleşene kadar.”

2016’daki Kaikoura ve 2023’teki Maraş depremlerine dikkat çeken Yaltırak, “Gördüğümüz gibi faylar aynı anda kırılarak olağanüstü sonuçlar yaratıyor” diyerek geçmişte yaşanan büyük depremlere vurgu yaptı. Yaltırak ayrıca X hesabında açıklamalarına “Hocam stresliyiz ve grafiklerden bir şey anlamıyoruz. Açıklarsanız çok seviniriz” diye yazan bir takipçisine yanıt verdi. “Cevabı paniğe gerek yok” şeklinde oldu.

Yaltırak’a göre yapılması gereken şey ‘doğru bir strateji’:

“Bütün eski evleri yıkalım, yeni ev yapalım doğru bir iş değildir. Yapılması gereken doğayı doğru anlamak, doğru bir strateji, depreme bilim ve teknolojinin en son hali ile hazırlanmaktır. TV'lerde yüzlerce yorum göreceksiniz. Bu yorumu dahi yapmak için çalışma arkadaşlarımla değerlendirip ne söylenebileceğine karar verdik. Kısaca fayları kovalara benzetirsek bu kovalar dolu. Roma atasözü der ki 'Kovayı taşıran son damla değil içindeki sudur.' Bizler, zaten kırılma eşiğine gelmiş faylara yarın olacak veya olmayacak sözlerinin getirilmesinin bilimsel bir anlam ifade etmediğini düşünüyoruz.”

Derin Bakış Bülteni her pazar e-posta kutunda

Teşekkür ederiz!
Oops! Bir şeyler ters gitti.

Asla spam email atmayacağız.

Neler bulacaksın 👇

10+ haftanın gündemi

2+ yaşam seçkisi

1+ Scrolli'de öne çıkanlar