Blog

Bir şampiyonluğun anatomisi: Fenerbahçe Avrupa’nın zirvesine nasıl döndü?

Explore the latest trends, techniques, and tips to enhance your blogging skills and engage readers more effectively.

Bir şampiyonluğun anatomisi: Fenerbahçe Avrupa’nın zirvesine nasıl döndü?
Alara AI fotoğrafı
Alara AI sizin için özetliyor

Toprak Sezgin

Bol rekabetli, inişlerin ve çıkışların çok olduğu ve tırnaklarla kazınan bir sezon neticesinde ülkemizin temsilcisi Fenerbahçe Beko, 8 sene sonra yeniden Avrupa erkek basketbolunun zirvesine tırmanmayı başardı.

Yarı finalde Türk milli takım koçu Ergin Ataman’ın antrenörlük yaptığı Panathinaikos Aktor’u 82-76 mağlup eden Fenerbahçe, final maçında da Monaco’yu 70-81 geçerek tarihinin ikinci EuroLeague kupasını müzesine götürdü. Kulübün ilk şampiyonluğu ise 2017 yılında efsane Sırp koç Željko Obradović önderliğinde gelmişti.

Fotoğrafta Marko Guduric kupayı kaldırırken gözüküyor.
Kupayı Guduric kaldırdı. Fotoğraf: Depophotos

Her ne kadar bu sene Abu Dabi’de yapılan Final Four (Dörtlü Final) organizasyonunda Fenerbahçe iki rakibine de üstünlük kurmuş olsa da Šarūnas Jasikevičius ve öğrencilerinin Final Four yolu o kadar kolay olmadı. Sezonun başından bu yana yaşanan sakatlık problemleri, oyuncu kadrosunun barındırdığı soru işaretleri ve EuroLeague’in hayli rekabetçi olması Fenerbahçe’nin bu başarısını bir o kadar takdire şayan kılıyor.

Gelin bu sezonunu hikayesini ve sekiz sene sonra gelen bu şampiyonluğu beraber inceleyelim.

Zor bir sezonun anatomisi

Önceden de bahsedildiği üzere koç Jasikevičius ve Fenerbahçe oyuncularının şampiyonluk yolu oldukça engebeli oldu. Daha sezon başlamadan önce kadrosunu güçlendirmeye çalışan İstanbul kulübü, bazı önemli eklemeler yaparken bazı pozisyonlara da taraftarın beklediği ölçüde eklemeler yapamadı.

Halihazırda skorer oyun kurucu ve savunmacı pivot eksiklikleri olan Fenerbahçe, bu durumları çok da çözemedi. Bu sorunlara rağmen sezonun ilerleyen vakitlerinde Nicolò Melli, Devon Hall, Khem Birch, Bonzie Colson ve Wade Baldwin gibi kadroya 2024 yazında katılan bazı oyuncular büyük fark yaratacaktı…

Fakat işler başta bu kadar iyi gözükmüyordu. Sezonun daha ilk EuroLeague maçında kadronun öne çıkan isimlerinden ve eski Türk milli takım oyuncusu Scottie Wilbekin sağ dizindeki ön çapraz bağlarını yırttı.

Ameliyat olan Wilbekin, 2022 senesinden itibaren kulübün istikrarlı bir şekilde ilk 5 oyuncusuyken aniden sezonu kapattı ve Fenerbahçe’nin guard (oyun kurucu) rotasyonunda ciddi bir eksikliğe yol açtı.

Bu noktada transfere başvurmayan İstanbul kulübü, elindeki diğer oyunculardan verim almayı denemek istedi. Kadroda kendisine çok fazla rol biçilmeyen Letonyalı genç oyuncu Artūrs Žagars aniden kendini uzun dakikalar oynarken buldu. Öte yandan oyun kuruculuk meziyetleri çok da öne çıkmayan kanat oyuncuları Wade Baldwin ve Marko Guduric gibi isimler de bu role soyunmak durumunda kaldılar.

Bir başka sorun da pivot rotasyonuydu. Fenerbahçe’nin savunmada etkili olabilecek ve hızlı hareket eden uzun oyuncusu yoktu. Boban Marjanović ve Khem Birch gibi veteran oyuncular eklense bile yaşlarından ötürü bu iki isim sezon başında çok katkıda bulunamadı. Milli oyuncu Sertaç Şanlı’nın da formsuzluğu eklenince uzun rotasyonunda Melli ve takımın yıldızı olan Nigel Hayes-Davis’in üzerine çokça yük bindi.

Her şeyle beraber Fenerbahçe sezona nispeten tembel bir başlangıç yaptı. Cumhurbaşkanlığı Kupasında derbi rakibi Anadolu Efes’e kupayı kaptırdıktan sonra EuroLeague’de Sırp temsilcisi Kızılyıldız’ın elinde 57-76’lık ağır bir mağlubiyet tattı. Bu mağlubiyet özellikle Fenerbahçe yönetimini Wilbekin’in yokluğunu gidermek için NBA oyuncusu Skylar Mays’i almaya itti.

Fotoğrafta ellerinde kupalarla poz veren Fenerbahçe Beko sporcuları ve yöneticileri kupa töreni için hazırlanan sahne üzerinde gözüküyor.
Depophotos.

Sakatlıklar devam ediyordu. Guduric, Sertaç, Tarık Biberovic, Hall, Baldwin… Takım adeta bir revire dönmüştü. Buna rağmen kadrodaki diğer isimlerin eforuyla Fenerbahçe EuroLeague’de bazı kritik maçları kazanarak zirve takibini sürdürmeyi başardı.

Yine de sakatlıklar ve zor derbiler takımı iyice yormaya başlamıştı. Bunun üzerine Skylar Mays eklemesi de hiç de istenilen sonucu verememişti. Yeni yıl arasından önce 27 Aralık gününde Jasikevičius’un öğrencileri Sırp temsilcisi Partizan Mozzart Bet’in elinde kritik bir mağlubiyet almıştı.

Durum kesinlikle “dibi görmek” olmasa da sezonun başında şampiyonluk favorilerinden biri olarak görülen Fenerbahçe’nin akıbetinin sorgulandığı bir noktaya gelinmişti. Yönetimin sezonun kaderini değiştirecek bir hamle yapması gerekiyordu. Yaptılar da.

Errick McCollum: Karşıyaka’dan gelen bir hayat öpücüğü

Fenerbahçe’nin sezon başında süregelen skorer oyun kurucu eksikliği ve istikrarsız takım performanslarının anahtarı aslında İzmir’deymiş. Ocak ayında çıkan dedikodularla sarı-lacivert takımın yeni oyuncusu gündeme oturdu: Karşıyaka’nın tecrübeli guardı Errick McCollum.

Fotoğrafta McCollum atış esnasında zıplarken gözüküyor.
Errick McCollum final maçında performans gösterdi. Kaynak: Depophotos

37 yaşındaki ABD’li, Fenerbahçe adına sezonun gidişatını değiştiren en önemli unsurlardan biri oldu. Geçmişte Ergin Ataman’la Galatasaray’a EuroCup kupası kazandırmış ve dünya çapında bir sürü takımla oynayarak sayısız başarıya imza atmış olan McCollum Fenerbahçe’nin kritik anlarda liderlik ve skor yaratma ihtiyacını karşılamak için idealdi.

Murat Kosova’nın ünlü sözlerinden birinde de buyurduğu gibi “Hollywood bile yazamaz bu senaryoyu”.

McCollum’un gelmesiyle Fenerbahçe’deki kadro kimyası ve rotasyonları çok iyi oturdu. Mays’e elveda edildi, Žagars kadrodan kesildi ve Hall, Baldwin ve Guduric de asıl pozisyonlarına dönerek çok daha akışkan bir oyuna elverişli ortam yaratıldı.

Bundan sonrası ise malum. Fenerbahçe normal sezonun geri kalanında etkileyici bir ivme kazandı. Kötü oynadığı maçları bile kazanıyorken sakatlık problemleri minimize olmuştu. Ek olarak Şubat’ta bir hayli rahat gelen Erkekler Türkiye Kupası da takımın moraline yardımcı oldu.

Çeyrek finallerin hemen öncesinde Fenerbahçe normal sezonu ikinci bitirmeyi garantilemişti. Jasikevičius da hayatının ilk EuroLeague Yılın Koçu ödülünü alarak takımıyla beraber çeyrek finallerdeki Paris Basketbol serisine tamamen hazırdı.

“Hazır” derken gerçekten hazırdı Fenerbahçe. Diğer 3 çeyrek final serisi çok daha çekişmeli ve uzayarak geçerken Fenerbahçe, Paris’in işini 3 maçta bitirerek EuroLeague’in bu çaylak takımını süpürdü.

Seri esnasındaki savunma eforu ve bütün oyuncuların çift taraflı katkılar vermesi dikkat çekmişti. Sezon başında soru işareti yaratan Birch, ikili oyunları muazzam savunuyordu. Hall “bu yükün altından kalkabilir mi” denilen noktada takımın saha içi lideri haline gelmişti. Herkesin tam kapasite performans verdiği bu takımda Final Four hedefine herkes kenetlenmişti.

Fenerbahçe yeniden Avrupa’nın zirvesinde

Sarı-lacivert takım için bu seneki şampiyonluk aslında birçok şeyin ilkiydi. Kadroda Melih Mahmutoğlu ve Sertaç dışında herkesin ilk şampiyonluğu oldu. Koç Jasikevičius’un da hakeza ilk şampiyonluğuydu. Birçok anlamda bir başlangıç aslında.

Fakat öte yandan bu bir başlangıç değil. Fenerbahçe 2017 senesinde EuroLeague kupasını alarak bu başarıya ilk kez ulaşan Türk takımı olmuştu. 1996’da Efes’in Koraç Kupasını memlekete getirmesinden sonra Türk basketbol tarihinin en büyük başarısına imza atmıştı Fenerbahçe.

Fotoğrafta gözleri dolmuş Melli ve Koç Jasikevičius birbirlerine sarılıyorlar.
Melli ve Jasikevičius. Kaynak: Depophotos

Maalesef o kupanın alınmasından sonra Fenerbahçe bir türlü Avrupa’nın zirvesine tırmanamamıştı. Koç Obradović’in 2013 senesinde kulübe gelip 2020’ye kadar kalması, takıma ciddi bir “winner” karakter getirmişti. Dolayısıyla Sırp efsanenin takımdan ayrılması da bir o kadar sorunlu oldu.

O gittikten sonra Fenerbahçe 3 tane yüksek profilli koçla çalıştı ama hiçbiriyle o istikrarı yakalayamadı. Gerek Final Four’da elenmeler gerek çeyrek finalde elenme gerek çeyrek final yapamama…

Jasikevičius geçen sene yarım sezonda takımın başına gelip Final Four yapmıştı. Bu sene de hasret duyulan o kupayı bir kez daha Türkiye’ye getirdi. Aslında Fenerbahçe yeni değil, geri geldi.

Bu iki sezon da o Obradovićli günlerin hatırlanmasını sağladı. 8 senelik bir aradan sonra Fenerbahçe, tekrar Avrupa basketbolunun zirvesinde. Yine uzun bir süre de orada kalacak gibi…

Derin Bakış Bülteni her pazar e-posta kutunda

Teşekkür ederiz!
Oops! Bir şeyler ters gitti.

Asla spam email atmayacağız.

Neler bulacaksın 👇

10+ haftanın gündemi

2+ yaşam seçkisi

1+ Scrolli'de öne çıkanlar