0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
%

İstanbul'daki geniş toplanma alanları nasıl rantın gölgesinde kaldı?

Hikaye: Ahmetcan Uzlaşık

Marmara Denizi, Silivri açıklarında 23 Nisan Çarşamba günü meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem, İstanbul ve çevre illerde doğrudan hissedildi.

Yüzeyin yaklaşık 7 kilometre derinliğinde meydana gelen deprem 13 saniye sürdü. Ana şok sonrasında toplam 184 artçı meydana geldi.

Silivri açıklarında meydana gelen sarsıntı sonrası halk çareyi otoyol kenarlarında, market önlerinde buldu.

2023 verilerine göre, İstanbul’da kişi başına düşen afet toplanma alanı yalnızca 0,074 metrekareyle dünya standartlarının çok altında kalıyor.

İstanbul’da bir dönem geniş kent boşluğu ve afet toplanma imkânı sağlayan yerlerde ise bugün rant alanları mevcut.

Burası eskiden İstanbul’un en büyük ve Mecidiyeköy’ün tek afet toplanma alanlarından biri olan Ali Sami Yen Stadı’ydı.

İstanbul’un kalbindeki bu arsa, uzun yıllar boyunca olası bir depremde insanların sığınabileceği tek boşluktu.

 Bugünse karşımızda yükselen dev bloklarla Torun Center var.

Projeye yargı “dur” dedi ama inşaat durmadı. Torunlar-Kapıcıoğlu ortaklığı, TOKİ eliyle bu arsayı aldı. Planlarda yapılan “küçük” oynamalarla bodrum katlar görünmez kılındı, inşaat hakkı yüzde 80 artırıldı. Açılan davalara, verilen yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen kuleler yükselmeye devam etti.

Üç bloktan oluşan bu dev yapı, rezidanslarıyla, ofisleriyle ve dudak uçuklatan fiyatlarıyla, bir zamanlar hayat kurtaracak bir alanın üzerine kuruldu.

Şişli’deki ünlü Cevahir AVM ise yine ranta açılan afet toplanma alanlarından biri.

17 Ağustos depreminden sonra inşa edilen Cevahir AVM, zamanında “Avrupa’nın en büyük AVM’si” denilerek pazarlanmıştı.

İstanbul’un en ünlü ve lüks alışveriş merkezlerinden biri olan Zorlu AVM de deprem toplanma alanlarına inşa edilen AVM'lerden biri.

Zincirlikuyu Karayolları arazisine inşa edilen Zorlu AVM, 2013 yılında açılmıştı.

Levazım’da yer alan AVM, 615 bin 885 metrekare gibi devasa bir alanın üzerinde duruyor. 

Peki toplanma alanı nedir?

Afet sonrasında hayatta kalanların güvenliğini sağlamak ve kayıpları en aza indirmek için iki temel unsur öne çıkıyor: tahliye yolları ve toplanma alanları.

Tahliye yolları, afetzedelerin güvenli alanlara ulaşmasını sağlarken; toplanma alanları, deprem ya da yangın gibi afetler sırasında insanların geçici olarak bir araya gelip temel ihtiyaçlarını karşılayabildiği güvenli bölgeler olarak biliniyor.

AFAD, bu alanları “geçici barınma merkezleri hazır olana dek, halkın tehlikeden uzaklaşıp bilgi alışverişi yapabileceği güvenli yerler” olarak tanımlıyor.

Toplanma alanları belirlenirken, nüfus yoğunluğu, ulaşılabilirlik, engelli ve yaşlı bireyler için uygunluk, ikinci risklerden uzaklık, düz arazi tercihleri, konutlara yakınlık ve temel ihtiyaçlara erişim gibi yedi ana kriter esas alınıyor.

Uluslararası standartlara göre, kişi başı en az 1,5 metrekarelik alan düşmesi gerekiyor. Ne var ki İLKE Vakfı’nın 2025 raporuna göre İstanbul’da 18 ilçede kişi başına düşen acil toplanma alanı uluslararası standart kabul edilen 1,5 m2 ’nin altında. Rapora göre Sultanbeyli, Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa, Sancaktepe, Esenyurt, Büyükçekmece, Sultangazi ve Fatih’te ise bu oran 1 m’nin altına düşüyor. 

İstanbul, Galata

İstanbul’da üç bin toplanma alanı var

İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)’ın verilerine göre İstanbul’da 3 bine yakın toplanma alanı bulunuyor. Aynı veriler bu alanların altyapı ve erişebilirlik gibi faktörler gözetilerek seçildiğini belirtiyor. Vatandaşlar yine E-devlet üzerinden kendilerine en yakın toplanma alanını görüntüleyebiliyor. Ne var ki, 2019’da yine İstanbul’da gerçekleşen 5.9’luk depremin ardından birçok sivil toplum kuruluşu bu alanların birçoğunun imara açıldığını veya kullanıma uygun olmadığını açıklamıştı.

TMMOB ve İnşaat Mühendisleri Odası'nın 2016 Aralık ayında hazırlanan raporuna göre ise yalnızca 77 deprem toplanma alanı bulunuyor.

Yine İBB’nin hazırladığı harita.istanbul’da toplanma alanları yeşil, kapalı barınma alanları mavi, açık barınma alanları ise turuncu renkle gösteriliyor.

Acil toplanma alanları yetersiz

İLKE Vakfı'nın yayımladığı rapora göre, deprem sonrası güvenli bir şekilde bir araya gelmeyi sağlayan acil toplanma alanları, İstanbul’un birçok ilçesinde uluslararası standartların altında kalıyor. Uluslararası ölçütlere göre kişi başına düşmesi gereken minimum alan 1,5 ila 2 metrekare olarak belirlenmişken, İstanbul’da 18 ilçede bu oran 1,5 metrekarenin altında.

Uyar ve Özkan’ın İBB verileri üzerinden gerçekleştirdiği çalışmaya atıf yapılan raporda, Sultanbeyli, Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa, Sancaktepe, Esenyurt, Büyükçekmece, Sultangazi ve Fatih gibi ilçelerde kişi başına düşen toplanma alanı 1 metrekarenin altına iniyor. Bu durum, acil durum anlarında ciddi sıkışıklıklara ve müdahale zorluklarına yol açabileceğine işaret ediyor. İstanbul Deprem Çalışma Grubu tarafından Şubat 2023’te yayımlanan raporda ise toplanma alanlarının %36’sı kişi başı 1 m²’nin altında olduğu belirtilmişti.  

Raporda ayrıca, Büyükçekmece, Esenyurt, Bağcılar, Bayrampaşa ve Fatih ilçelerinin hem toplanma alanlarının yetersiz olduğu hem de olası bir depremde yüksek hasar beklenen bölgeler arasında yer aldığı vurgulanıyor. Bu çifte risk, söz konusu ilçelerdeki toplanma alanı eksikliğini daha da kritik hale getiriyor.

Gezi Parkı’nda çadırlar toplatıldı

Toplanma alanı denilince İstanbulluların aklına Maçka Parkı, Özgürlük Parkı, Gülhane Parkı gibi alanlar geliyor. 

İstanbul’da meydana gelen 6.2 ve 5.9 büyüklüğündeki depremler sonrası vatandaşlar korkuyla toplanma alanı olarak Gezi Parkı’na da yöneldi. Ne var ki geceyi çadırlarda geçirmek isteyen yurttaşların çadırları polis müdahalesiyle kaldırıldı.

Taksim Gezi Parkı

Ranta kurban giden alanlar

İstanbul Planlama Ajansı’nın 2024 tarihli “Kamusal Olanın Dönüşümü: Alışveriş Merkezlerinin Kentsel Etkileri Üzerine Değerlendirme” raporu, İstanbul’da AVM’lerin yalnızca kamusal alanları değil, olası bir afette hayat kurtaracak toplanma alanlarını da işgal ettiğini ortaya koyuyor.

Geçmişte kent merkezlerinde halkın bir araya geldiği meydanlar, parklar ve açık alanlar bugün özelleştirilerek alışveriş merkezlerine dönüştürülüyor. Rapora göre, bu alanların birçoğu yalnızca sosyal yaşam açısından değil, aynı zamanda afet anında güvenli toplanma ve geçici barınma sağlamak amacıyla belirlenen deprem toplanma alanları niteliği taşıyor.

İstanbul'da, her biri en az 20.000 metrekare büyüklüğünde olan 95 AVM bulunuyor. Bu AVM’lerin kapladığı toplam alan, en az 42.200 kişinin deprem sonrası barınma ihtiyacını karşılayabilecek nitelikte. Ancak bu alanların, bugün büyük ölçüde ticari yapılarla dolu olması, afet anlarında yaşanacak krizleri şimdiden işaret ediyor.

1999-2003 yılları arasında belirlenen deprem toplanma alanlarının nasıl yapılaşmaya açıldığı da raporda dikkat çekici örneklerle ortaya konuyor. Torun Center’ın yükseldiği Ali Sami Yen Stadı, Zorlu AVM’nin yer aldığı Zincirlikuyu Karayolları arazisi, Akasya AVM’nin kurulduğu Acıbadem’deki eski Otosan Fabrikası, Bakırköy Marmara Forum ve İstanbul Forum AVM’nin bulunduğu alanlar, bir zamanlar İstanbul’un en kritik toplanma alanlarıydı.

“Toplanma alanlarını değerlendirirken yalnızca ‘ne kadar var?’ sorusunu sormamalıyız”

Araştırmacı Enes Koru, deprem toplanma alanlarının sadece sayısal olarak değerlendirilmesinin yetersiz olduğunu belirtiyor:

“Bu konuyu değerlendirirken sadece 'ne kadar alan var?' sorusunu değil, aynı zamanda 'kim için, nerede ve ne kadar erişilebilir?' sorusunu da sormalıyız. Çünkü İstanbul gibi bir metropolde deprem riski her ilçede aynı düzeyde değil; nüfus yoğunluğu ise mahalle ölçeğinde ciddi farklılıklar gösteriyor.”

“6.2 büyüklüğünde bir deprem sonrası bile kamusal alanlar dolup taşıyor”

Koru, yaşanan orta şiddetteki depremlerin dahi büyük bir uyarı niteliği taşıdığına işaret ediyor:

“6,2 büyüklüğünde, yıkıma yol açmayan bir deprem sonrasında dahi park ve bahçeler gibi kamusal alanlarda oluşan yoğunluk, daha büyük bir afette karşılaşabileceğimiz manzaranın habercisi. İstanbul’un halen bu kadar temel bir hazırlık eksiğiyle yaşaması, kabul edilemez bir risk halini almış durumda.”

“Afet dirençli parklar, altyapısı güçlü kamusal alanlar oluşturulmalı”

Çözüm önerilerini de paylaşan Koru, yeşil alanların dönüştürülmesi gerektiğini söylüyor:

“Öncelik, İstanbul’daki aktif yeşil ve açık alanların sayıca artırılmasında ve bu alanların herkes için erişilebilir kılınmasında olmalı. Mevcut parklar ‘afet dirençli’ bir işlev üstlenerek sadece korunmakla kalmamalı, aynı zamanda altyapısı güçlendirilmiş, afet sonrası barınma ve koordinasyona hizmet edebilecek alanlara dönüştürülmeli.”

Koru ayrıca, bu alanların su, elektrik ve kanalizasyon gibi temel altyapılarla desteklenmesi gerektiğini, çadır ve konteyner kurulumu için uygun fiziksel koşullara sahip yaşam alanlarına dönüştürülmesinin elzem olduğunu vurguluyor.

“Tüm bu mekânlar, kentsel dirençliliği artırmanın ötesinde, toplumun ruhsal ve fiziksel iyilik hâlini de gözeten, çok işlevli kamusal alanlar olarak düşünülmeli.”

Katkıda Bulunanlar

Hikaye, Araştırma: Ahmetcan Uzlaşık

Kürasyon, Harita: Anıl Basat, Ömer Sirkecioğlu

Fotoğraflar: Depophotos