0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
%

Depremde iletişim krizi:

'Toplumun haberleşme hakkı dört şirketin elinde'

Hikaye: Eylül Barut

Depremlerle sık sık sarsılan Türkiye, yıllar geçmesine karşın iletişimde yaşanan kopuklukları çözemedi. Haberleşme alanındaki tekelleşme, operatörlerin hizmet yerine kâr odaklı anlayışını egemen kıldı. Scrolli’ye değerlendirmelerde bulunan Ekonomist Ali Alper Alemdar’a göre, yaşanan İstanbul depremi “GSM operatörlerinin sınıfta kaldığını” bir kez daha gösterdi.

Eksik senaryolar, yetersiz hazırlık

Türkiye’nin genç jeolojik yapısı, aktif fay hatlarını kaçınılmaz bir gerçeklik haline getiriyor. 2010'dan bu yana, 6.0 büyüklüğünü aşan depremler nedeniyle 53 bin 594 yurttaş yaşamını yitirdi. Buna rağmen, deprem sonrası kayıpları en aza indirmeye yönelik politikalar hâlâ yetersiz kalıyor.

Uzmanlar, İstanbul ve Bingöl civarında büyük depremler beklediklerinin altını defalarca çiziyor. Buna karşın, deprem sonrası senaryonun plansızlığı ve depreme karşı hazırlıksızlık, endişelere neden oluyor.

23 Nisan’da Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, iletişim altyapısındaki zafiyetleri bir kez daha gözler önüne serdi. Sarsıntı sonrası bölgedeki hatlar kesildi, internet ve SMS erişimi sağlanamadı. Yıkım getirmeyen bu depremin ardından bile iletişim sorununun yaşanması, GSM operatörlerinin işlevsizliğini ortaya koydu.

Seçeneksizlik hakim

Türkiye’de 3 büyük operatör şirketi bulunuyor. Vodafone, Turkcell ve Türk Telekom’un sektördeki devliği küçük yatırımcıların alanda tutunmasını engelliyor. Bu durum, kullanıcıları üç operatörden birine mahkum ediyor.

Abonelere fazla seçenek bırakmayan bu operatörler, kârlarını katladıkları hâlde verdikleri hizmetleri iyileştirmiyor. Şikayetler resmi otoriteler tarafından da kulak ardı ediliyor. Fahiş fiyatlarla paket satın alan yurttaş, hizmet bulamıyor. Bilgi ve Teknoloji Kurumu’nun yayınladığı 2024 raporuna göre, Turkcell’in azalan aboneleri, Türk Telekom ve Vodafone arasında seçim yapmak zorunda kalmış.

2024 yılı dördüncü üç aylık dönemde TT Mobil, Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone’un net satış gelirleri toplamı 97,8 milyar TL olarak belirlenmiş.

Tekelleşme süreci

Geçmiş dönemlerde, Rekabet Kurumu’nun denetlemelerine takılan bu şirketlere dişe dokunur yaptırımlar uygulanmadı. Bu operatörler arasında, bir tek Vodafone tamamen özel. Turkcell ve Türk Telekom’un hisseleri, Türkiye Varlık Fonu (TVF) üzerinden önemli ölçüde kamuya ait. Bununla beraber, Türk Telekom üzerinde, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın sahiplik oranı yüzde 25.

6 Şubat depreminin ardından Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Başkanvekili İbrahim Güllü, operatörlerin tarifelerine yapılan yüksek zamların ve olası fiyat koordinasyonunun araştırılması için Rekabet Kurumu’na başvuruda bulunduklarını açıkladı. Ancak, soruşturma başlatıldığına dair hâlâ bir açıklama yapılmadı.

Bu yatırımlar nereye gidiyor?

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, özellikle 6 Şubat depreminin ardından altyapı sorunlarının iyileştirilmesine yönelik yatırımların yapılacağı vaadini verdi. Aynı raporda yer alan verilere göre, yatırımlar 2023’ten 2024’e yüzde 79,5’lik bir sıçrama gerçekleştirdi.

6 Şubat depremi

6 Şubat 2023’te yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremler, 11 ilde yıkıma neden oldu. Enkaz altındaki insanların haberleşememesi, yardımların gecikmesine ve can kayıplarının artmasına yol açtı. GSM operatörlerinin bu dönemde sık sık kesilmesi ve efektif çalışmaması insanların birbirlerine ulaşabilmesini engelledi. Günlerce devam eden iletişim kopukluğu, bölgeye gidecek olan hem maddi yardımı hem de insan kaynağını yavaşlattı. Enkaz altında olan binlerce insan varken bu kesintiler kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu. Depremin üzerinden fazla bir süre geçmemesine karşın bazı depremzedelere faturaların kesildiği basına yansıdı. Tepkilerin büyümesine ve şikayetlerin artmasına karşın resmi otoritelerden bir açıklama ve soruşturma gelmedi.

‘İletişim şirketlerin inisiyatifinde’

Ekonomist Ali Alper Alemdar, Türkiye’nin asıl sorununun “piyasa yoğunlaşması” olduğunu belirterek “Türkiye'de mobil haberleşme endüstrisi, dünyadaki örneklerinde de görüldüğü üzere piyasa yoğunlaşmasının en bariz şekilde görüldüğü bir piyasadır. Haberleşme gibi endüstrilerde teknolojik altyapı kamu yatırımlarına bağlıdır. Doğal olarak, bu hizmet kamu tarafından en ucuz ve hızlı şekilde halka ulaştırılabilir. Lakin, özelleştirmelerle birlikte, kamu tarafından daha etkin şekilde yapılacak hizmetler, özel sektörün eline bırakılmıştır. Bundan dolayı, hem doğal tekel olma niteliğine sahip haberleşme alanında etkinlik azaltılmış hem de birkaç özel şirketin yer aldığı piyasa maliyetler, buna bağlı olarak da fiyatlar artmıştır” dedi. 

Yaşanan depremleri anımsatan Alemdar, “GSM operatörleri bir kez daha beklendik şekilde sınıfta kalmıştır. Mobil haberleşme alanı gibi devasa yatırımlarla en etkin hâle gelebilecek bir alan kısa süreli kârlara odaklı şirketlerle etkin hâle getirilemez. Özellikle bizim gibi depremler ve diğer doğal afetlerin sıkça yaşandığı bir ülkede, toplumun haberleşme ve iletişim hakkının dört tane şirketin inisiyatifine bırakılması son derece yanlıştır” ifadelerini kullandı.