Demokratik merkez ne yapmalı?
Yeni hükümetin önündeki en büyük sınav, sadece radikal sağın yükselişine direnmek değil; bu yükselişe neden olan toplumsal temsilsizlik, ekonomik güvencesizlik ve kültürel kopuşlara kalıcı cevaplar üretebilmek. Demokrasi, yalnızca çoğunlukla değil; güvenle, duygusal bağla ve tahayyülle ayakta durur.
Bugün merkez siyasetin ayakta kalabilmesi, güvenlik söylemiyle değil, temsil hissini yeniden tesis edecek ve toplumsal çoğulculuğu sahiplenen bir dil üretmesiyle mümkün. Umut burada lüks değil; siyasal bir sorumluluk.
Almanya’nın yeni koalisyonu, bu umudu taşıyabilecek mi? Yoksa merkez bir kez daha, dışarıdan değil, içeriden aldığı hasarla mı çözülecek? Bu, önümüzdeki dönem, sadece Almanya’nın değil; Avrupa’daki tüm demokrasilerin yönü için belirleyici olacak.